'Büyükler' Ayağa Kalkar
25.02.2011 Trabzonsporlular'ın bir özelliğidir. Haksızlık kendi lehine yapıldığında dahi rahatsız olur, sindiremez. Bizim de öyle.
Trabzonsporlular'ın bir özelliğidir. Haksızlık kendi lehine yapıldığında dahi rahatsız olur, sindiremez. Bizim de öyle.
Son iki haftadır şampiyonluk yolundaki rakibimiz Bursaspor'un yaşadıkları pek gündeme gelmese de beni rahatsız ediyor. Önce Eskişehirspor maçı. Bursaspor o maçta aslında kazanacak bir oyun oynamadı. Hatta maç Eskişehir'in hakkıydı bile diyebiliriz ancak maçta yaşananlar bir Trabzonsporlu olarak beni rahatsız etti. Miller'in ceza sahası içinde düşürülmesi çok net bir penaltıydı. hakem penaltıyı vermediği gibi çok düşük yoğunluklu bir itiraza kart çıkararak Bursaspor'u 10 kişi bıraktı. Buna olabildiğince medeni bir tepki gösteren Ertuğrul Sağlam'ı sahadan aynı hakem attı. Oysa maç içinde gerek Bülent Uygun, gerekse de Eskişehirsporlu oyuncular çok daha yoğun itirazlarda bulunmuşlardı. Onlara kart çıkmadı.
Bir hafta sonra Bursaspor Gaziantepspor'u ağırladı. Maça aslında Bursaspor iyi başlamıştı ama üst üste gelen iki gol Bursa'yı yıktı. Bursa beraberliğe maçı getirebilmek için büyük uğraş verdi. Bu dönemde de çok net iki penaltı pozisyonunda hakem oyunu devam ettirdi ve muhtemel bir beraberliğin önünü kesti.
Bu olanlardan iki takım avantaj sağlamış oldu. Biri Trabzonspor, diğeri Fenerbahçe.
Bu tuhaf durum bende de bazı soru işaretleri oluşturdu. Neden Bursaspor, neden tam da şimdi?
Fenerbahçe başkanı hakem odasını bastığında, medyada esip gürlediğinde, hocalık koltuğunda aslında biraz da göstermelik oturtulan Aykut Hoca'nın kulağına üflediklerinde hep aynı gerilim ve haksızlık talebini bildirdi.
Fenerbahçe'nin doğasından gelen bir haksızlık talebi vardır. Bu iyi bilinir. İşte 9 puan farkla geriye düşünce, kendisinin sorgulanacağı yumurta kapıya dayanınca olanca gücüyle haksızlık talep etmeye başladı.
Aykut Kocaman, Aziz Yıldırım'ın oyuncağı durumunda, bedenine yakıştıramadığımız bir oyunun aktörü oldu. Aykut Kocaman kendi olmayı bırakıp Aziz Yıldırım'ın istediği kıvama gelince iş iyice çığrından çıktı.
Kısa bir ara vererek şuradan devam edelim: Daha önceki yıllarda Trabzonspor'un puan kaybettiği maçların kalecileri o haftanın en iyisi olurdu. Bu sene farklı. Mesela ilk yarıda puan kaybettiğimiz Antalyaspor'un Ömer'i, Manisaspor'un İlker'i, Kayserispor'un Hamidou'su, Eskişehirspor'un Ivesa'sı, kupada yenemediğimiz G.Antep B.Belediyespor'un kalecisi, ikinci yarıda kupada yenildiğimiz Beşiktaş'ın kalecisi, ligde yenildiğimiz Fenerbahçe'nin kalecisi, ardından bir kere daha Antalyaspor'dan Ömer... Bunların hiç biri için o hafta methiyeler düzülmedi. Bir tek Ankaragücü kalecisi Bora için durum farklıydı, o da çok önemli bir performans ortaya koymadı ama en azından adı anıldı.
Bunun yanında mesela 3 gol attığımız Karabükspor'un kalecisi, 3 gol attığımız Sivasspor'un kalecisi, 1-0 yendiğimiz Beşiktaş'ın kalecisi, 3 gol attığımız İBBSpor'un kalecisi, 3 gol attığımız Gençlerbirliği'nin kalecisi, 3 gol attığımız Gaziantepspor'un kalecisi, 2 gol attığımız Bucaspor'un kalecisi, 2 gol attığımız Manisaspor'un kalecisi hep olumlu not ve övgü aldılar basın ve kamuoyundan.
Bu tufah mı?
Neden böyle?
Bence şundan: Trabzonspor eğer iyi oynuyorsa, zaten çok pozisyonuna giriyor ve gol de atıyor. Kaleciler ne kadar kutarırsa kurtarsın sonunda Trabzonspor o duvarı aşmayı başarıyor. Ama eğer Trabzonspor pozisyon üretmede becerikli değilse, o gün kalecilere neredeyse hiç iş düşmüyor ve Trabzonspor bazen pozisyon bulamadan puan kaybediyor.
Bunu neden anlattım?
Şundan: İkinci yarı evimizde oynadığımız iki maçta puan kaybettik ve her ikisinde de birer penaltımız verilmedi. Elbette bunların ardında sığınmak değildir derdim ama sezonun ikinci yarısına belki de ligin en efektif transferiyle başlayan Bursaspor'un yaşadıkları bana bizim maçlarımızı da sorgulatma ihtiyacı duyurdu.
Samimi söylüyorum ki, Bursaspor'un yaşadıklarına üzüldüm. Ama bir diğer taraftan da hak yerini buldu diyorum. Zira kendilerini Fener'dan daha çok bu yarışın içinde gören Bursaspor, Trabzonspor'un Fenerbahçe ile yaşadığı polemikte taraf olmadı. "Bakın ben ne kadar centilmenim, hiç sesimi de çıkarmıyorum" dedi. Hatta bizleri zor durumda bıraktı. Şimdi onun ceremesini çekiyor.
Tüm bu olan bitenin ve haftasonu yaşananların ardından bence Trabzonspor açısından çok önemli bir tablo çıkıyor ortaya.
Şu:
Trabzonspor iyi oynarsa, hakem falan elinden alamıyor rakibini.
Ve eğer Fenerbahçe her seferinde bir başka joker bulamasa (Volkan Babacan, Ferrari, vb.) bu yarışta ayakta zor duracak.
Ve Trabzonspor kendi işini yaparsa, başkalarının ne yaptığı da umrunda olmayacak.
Bu aslında çok da keyifli bir tablo değil mi sizce de?
Haftanın komikliği: Gaziantepspor maçının ardından Bursaspor yardımcı hocası Mutlu Hoca'nın: "Büyük takımlar bu durumda hemen ayağa kalkarlar" demesi.
Haftanın acayipliği: Ferrari ile yatıp kalkan basının Lugano'yu gölgede bırakması.
Tunga LİMAN
tliman@bordomavi.net 
Etiketler: