Klişe
30.12.2010 Açık olarak söylüyorum: Ne zaman ki sizlerin çenesi durur, takımınız
konuşmaya başlar, işte o endişelendirir beni. Yoksa sizlerin klişe
mızıkçılıklarınız zerre kadar endişe vermediği gibi, güldürüyorsunuz
kendinize.
Yöneticilerin, sporcuların, teknik adamların, siyasilerin, avukatların, valilerin, vs. klişeleri vardır hani. Öyle sıradan ve aslında hiçbir şey söylemeyen sözlerdir ki onlar, aslında konuşulsa, konuşulmasa hiçbir fark yaratmaz.
Sevmeyiz böyle lafları. Bir insan yaptığı işle ilgili sorulara aydınlatıcı cevaplar versin isteriz. Bir olay olur, taraflardan açıklama beklenir ve o açıklama heyecanla izlenir. Klişe sözler ağızlardan dökülünce hayal kırıklığı yaşanır.
Nedir bunlar mesela?
Mukavele yenilemesini beklediğiniz bir sporcu açıklar: “İmza önemli değil, ben gönülden bağlıyım”.
Yöneticileriniz açıklama yapar: “Transferde ince eleyip, sık dokuyoruz. Hata yapmak istemiyoruz”.
Teknik direktör maçtan sonra: “Basit bireysel hatalarla goller yedik. Daha sonra da maçı çeviremedik”.
Taraftarlar konuşur: “Biz hocamıza güveniyoruz. Yeter artık istikrar istiyoruz”.
Basın mensubu konuşur: “Medya da dikkatli olmalı ve fanatizme geçit vermemeli”.
Bu klişeleri alın, kaydedin, saklayın. Bunun altına istediğiniz isimleri yazarak kullanabilirsiniz. Bu laflar joker gibidir. Bir şey söylemek yerine, söylemiş gibi yaparsınız. Aslında hiçbir şey söylemez ama söylemiş olursunuz.
Çok nadiren de olsa bu klişelerin dışına çıkan kişi yadırganır. Oysa ki en samimisi onun söyledikleridir. Diyeceğini demektedir o kişi…
Ne oldu bu hafta içinde?
Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı’nın WNBA’den sansasyonel transferi Taurasi’de dopinge rastlandı. Fenerbahçe’den açıklama geldi: “Kim sızdırdı bu haberi?”. Komik!
Devam edelim…
Daha sonra TFF’nin Doping Kurulu Başkanı ve Basketbol Federasyonu Sağlık Kurulu Başkanı Atasü açıklama yaptı. Klişelerin dışına çıkarak uzmanı olduğu konuda çok net ve açıklayıcı konuştu. Uzmanlığı ve akademik vasfı sebebiyle görev alan Atasü şunları söyledi:
“Taurasi’nin B numunesinde de bir değişiklik olmaz çünkü testleri gerçekleştiren laboratuvar, pozitif çıkan sonuçları birkaç kez tekrarlıyor. Taurasi normalde 2 sene ceza alır”.
Oysa ki biz şöyle açıklamalara alışkındık:
“Şu anda incelemesi devam edeni bir konuda açıklama yapamam”.
Bakın, bu olay eğer yoruma açık bir olay olsaydı, o zaman Atasü’nün yaptığı açıklama bana da garip gelmezdi. Ancak bir test yapılıyor ve sonuç ya negatif, ya pozitif çıkacak. Yani yorum yok. Bilimsel gerçek var.
İşte klasik Aziz Yıldırım duruşu burada ortaya çıktı ve Yıldırım yönetimi buna cevap verdi:
“Tarafsızlığını yitiren ve temel hukuk ilkelerini açıkça ihlal eden Sayın Atasü’nün bu andan itibaren akademik geçmişine duyduğumuz saygı ve güven maalesef ortadan kalkmıştır. Fenerbahçe olarak hukuku ayaklar altına alan, tarafsızlığını yitirmiş Sayın Atasü’yü hiç vakit geçmeden görevlerinden istifa etmeye davet ediyoruz”.
Bir bilim adamı, uzmanı olduğu konuda tamamen bilimsel bir açıklama yapıyor ve ona karşılık gelen cezai işlemi anlatıyor. Yani lafı dolandırmıyor ve klişelerden uzak, bilgilendirici bir açıklama yapıyor.
İşte eğer Fenerbahçe’nin bu açıklaması tepki görmezse ki, adım gibi eminim buna, klişelerle yaşamaya, dinlemeye ama duymamaya devam edeceğiz.
Fenerbahçe’de Aziz Yıldırım Yönetimleri 1998’den bu yana çeşitli defalar istifaya davet edildiler. Bazen istifa ediyormuş gibi yaparak, el altından tribün gruplarına haber vererek sokaklarda yürüyüş benzeri bir “volta atma” organizasyonu düzenlediler. İstifa sözü Atasü’den çok daha fazla Aziz Yıldırım’a yakışsa da, sürekli hakemleri, federasyonları, yöneticileri istifaya davet ettiler.
Şimdi Atasü’nün açıklamaları yanlış bile olsa, ki bence değil, istifa edecekse, etmeliyse, Fenerbahçe yönetimi 10 kere istifa etmek zorunda değil mi?
100 milyon Euro harca transfer yap. Önce Şampiyonlar Ligi’nden elen, sonra UEFA Avrupa Ligi’nden ön elemede elen, iki maç sonunda kupaya güle güle, ligin ilk yarısı sonunda çocukça sığındığı tek liman Trabzonspor’a “haksız” verilmiş 1 penaltı.
Klişelerden bahsettik ya, devam edelim: “Bir konuşmaya başlarsam görürsünüz”.
Açık olarak söylüyorum: Ne zaman ki sizlerin çenesi durur, takımınız konuşmaya başlar, işte o endişelendirir beni. Yoksa sizlerin klişe mızıkçılıklarınız zerre kadar endişe vermediği gibi, güldürüyorsunuz kendinize.
Mutlu Yıllar…
Tunga LİMAN
tliman@bordomavi.net
Etiketler: