Eski Değil, Gerçek Trabzonspor
24.03.2010 Pısırık başlanan bir maç. 9 defansif oyuncu ve neredeyse hiç biri orta
sahayı geçmiyor. Kaleci de dahil olunca bu hesaba geriye sadece 1 forvet
kalıyor ileride.
Pısırık başlanan bir maç. 9 defansif oyuncu ve neredeyse hiç biri orta sahayı geçmiyor. Kaleci de dahil olunca bu hesaba geriye sadece 1 forvet kalıyor ileride. Buna rağmen Trabzonspor sahasında 5 dakika arayla yediği gollerle 2-0 mağlup. Tribünlerdeki taraftarlar büyük bir hevesle geldikleri maçta büyük bir hayal kırıklığı yaşarken, televizyonları ve radyoları başında maçı izleyenler de aynı hüsranla boynu bükük vaziyette.
Henüz 10 yaşındaki küçük çocuğun ise kafası karmakarışık. Hem de herkesten fazla öfkeli. Bu öfke babasına. Ona anlattıkları yalan mıydı? Ona aldıkları değersiz miydi?
Bir baba ki çocuğu Trabzonsporlu olabilsin diye mali dengesini bozmuş. O baba ki, kendi hüznünü bile yaşayamıyor doya doya. Serde çocuğunun gözündeki mesajı bozmamak kaygısı var.
Çocuk kan çanağı olmuş gözlerini dikiyor babasına. Baba bunun farkında çocuğuna bakamasa bile. Çocuk artık soran gözlerle değil, sorgulayan gözlerle süzüyor babasını. Öfkesini de göz bebeğine yerleştirerek. O bakışlar, babanın yüreğini ezip geçtiği gibi, söyleyecek söz bulmada zorlandığında taraftar baskısı gibi çöküyor üzerine. Ne yapacak şimdi? Ne söyleyecek o kan çanağı gözlerle bakan çocuğa?
Yenilmek, hem de Avni Aker’de yenilmek bir dert de, asıl zoruna giden bu kadar kolay, hatta korkakça pes etmek. Kendi evinde korkmuş olmak. Oysa, öyle mi anlatmıştı çocuğuna? Şimdi nasıl verecekti hesabını. Düşünüyor ama kaçamak bakışlarla.
Ligin zirvesi, altı üstü önemli değil aslında. Bunu o an anlıyor insan. O da biliyor bunu. Önemli olan “aslın gibi” olabilmek. Yaşanan ve görülen ise bambaşkaydı. Kendi gibi değildi bu sahadaki. Korkmuştu bir kere. En baştan zaten mağlup başlamış, formalite icabı 90 dakikayı doldurmuştu.
Hoca maçtan sonra, maçtan önce söylediğini tekrarlıyordu: “Bu mağlubiyet dünyanın sonu değil”. Şimdi çocuğuna duyurmadan, içinden edeceği küfürleri bile özenle seçiyordu. Hep öğretti çocuğuna: “Yalan en büyük kötülüktür”. Peki onun yaşadıklarını yaşamamış çocuğu, onun anlattıklarında yalanı görmemiş miydi? İşte hoca kendisi de söylüyordu zaten: “Yenildik ama bakın kime yenildik”.
Kime?
Zamanında peşine takıp sürdüklerine!
“Zamanında” yaşanılanları anlatmıştı çocuğuna gel gör ki, zamanında yaşanılanlar ile, bugün arasında gece ile gündüz kadar fark vardı. Bir küçük çocuğun anlayamayacağı kadar büyüktü bu fark. O nedenle “babam bana neden yalan söyledi” diye hayıflanan çocuğuna söyleyeceği kelimeler tükenmişti. Dahası, artık kendisi bile şüphe ediyordu ve “zamanında” yaşadıklarının bir hayal olup olmadığını sorguluyordu. Öyle açılmıştı ki ara, artık kendinden şüphe duymaya da başlamıştı.
Spor müsabakaları her türlü sonuca açıktır. Tenis olsun, golf olsun, boks olsun, futbol olsun. Zaten heyecanı da buradadır ama bir duruş vardır ki, işte onu bozmamak gayet de mümkündür. Bizim Trabzonspor sevdamız işte bu duruşla başlamıştır. Şampiyonluklar Sevgililer Günümüz olmuştur.
Trabzonspor yıllar içinde bu duruş yörüngesinden kaymıştır. Bunun en önemli sebebi de bu duruşu idrak edemeyen yönetimler, teknik adamlar ve futbolculardır.
Yeniden yörüngeye oturması ise ancak bu yörüngenin koordinatlarını bilenlerce başarılabilir.
Bu duruşu bilenlerin en başlarında ise Şenol Güneş gelmekedir. Bir parçası ve kaptanı olduğu kadrolarla yaşattıkları ortadadır. Hoca olarak Türkiye’ye yaşattığı ortadadır. Son Galatasaray galibiyetinden sonra söyledikleri de:
- Abartmamak lazım. Trabzonspor’un Galatasaray’ı yenmesi büyük bir olay değildir.
Biz bunu özledik.
Bu nedenle mutlu olduk haftasonu.
O çocuk ve babası da.
Bırakın. Bırakın da bu sevinci yaşayalım hiç olmazsa bir kaç gün. Yörüngeye adım adım ilerliyoruz şimdi. Daha yol uzun ama ışık gördük en sonunda. İnanıyorum ki, o ışığa ulaştığımızda yeni bir seri yakalayacak ve ikinci yıldızımızı da takacağız.
“Fenerbahçe’ye yenilmek dünyanın sonu değil”.
“Yenildik ama yenildiğimiz takım da Galatasaray”.
“Çok iyi organize olmuş bir Diyarbakırspor’a yenildik”.
“Biz olamazsak, ... olsun”.
Ve dahası...
Bunları duymak istemiyoruz.
Korkak bir takım istemiyoruz.
Ne istiyoruz?
Trabzonspor’u.
“Eski Trabzonspor”u değil GERÇEK TRABZONSPOR’u.
Tunga LİMAN
tliman@bordomavi.net
Etiketler: