Trabzonspor'un Kalecisi Nasıl Olmalı?
24.09.2018 Uğur Sadıkoğlu yazdı...
Demişler ya kazanmak istiyorsan atanınla tutanın iyi olacak diye. Trabzonspor'un Göztepe maçından sonra bu tartışmalar yine alevlendi bir anda iki hafta önce takımı şampiyon yapan taraftar başlamıştı şikayet etmeye. Hoca gitsin, Onur gitsin o gitsin bu gitsin.. Futbolun teknik yönünden bahsetmeyeceğim zira Trabzonspor'un, futbolu yöneten bu köhne zihniyet başta olduğu sürece şampiyon yapılmayacağına adım kadar eminim..
93-94 sezonu Riazor stadyumu tarihe tanıklık ediyor zira neredeyse asırlık kulüp tarihinde ilk defa La Liga şampiyonluğuna onun ötesinde kulüp tarihinin ilk kupasını kazanmaya bu kadar yakın. Barcelona'nın 1 puan önünde çıkıyorlar Valencia müsabakasına aynı saatlerde Nou Camp'ta Barcelona Sevilla'yı ağırlıyor. İki maçta çok çekişmeli gidiyor Barcelona 2-1 geriye düştüğü müsabakayı 5-2'ye getirerek Riazor'dan gelecek haberi beklemeye başlıyor. Deportivo baskılı taraftar bir dakika susmuyor tıpkı 96 sezonunda oynadığımız fenerbahçe maçı gibi bir direkten geliyor bir kaleciden rakip 10 kişi Deportivo kaleyi ablukaya alıyor fakat olmayınca olmuyor derken 87. Dakikada Deportivo penaltı vuruşu kazanıyor. Riazor kulüp tarihinin en gergin ve bir o kadar umutlu dakikalarını yaşıyor fakat kimse penaltıyı kullanmaya yanaşmıyor zira takımın penaltıcısı Donato 15 dakika önce oyundan alınmış. Alfredo mu atacak Bebeto mu derken takımın liberosu Sırp asıllı Yugoslav futbolcu Miroslav Dukic topun başına geliyor. Topa vuruyor fakat beklenen olmuyor yerden yaptığı vuruşu Valencia kalecisi kolayca kontrol ediyor. Stad yıkılıyor Dukic de öyle. Müsabaka bittikten sonra ne mi oluyor? Beklediğiniz gibi değil. Gözyaşlarına boğulan Deportivo taraftarı Dukic'i omuzlara alıyor adını haykırıyor. Başarısını paylaşmaya hazır oldukları takımları ve oyuncularının acılarını da paylaşıyor Coruna kenti yaşlısıyla genciyle.
Bizlere ne kadar uzak bir örnek değil mi? Sunay Akın'ın dediği gibi kaleci yalnız adamdır tıpkı bizim Onur'umuz gibi sadece golü yediğinde yalnız değildir. Takımı gol attığında da, arkadaşlarının karşı kaledeki gol sevincine sadece kendi kalesinden katılır. Yalnız... Kaleci, maçta kimseye güvenmez. Çünkü yeri gelir arkadaşının kör kurşununa kurban gider. Kendi kalesine gol atan belki de kamptaki oda arkadaşıdır.Tüm takım arkadaşları kendisine sırtını dönerken, hiçbir arkadaşına sırtını dönmeyen adamdır. Tıpkı bizim yaptığımız gibi değil mi? Zira iki maç kötü oynayan futbolcumuzu hemen gömeriz. Onur hatalı gol yemiş geçen akşam tamam kellesini koparalım. Gönderelim. Böyle kaleci mi olur? Böyle pozisyon mu alınır? O kadar para alıyor oynayacak tabii!? Alanya maçından sonra tek kelam etmezler fakat Onur için mesela oyunun kopacağı çok an olduğunda yaptığı kritik kurtarışlarla takımı oyunda tutmasından bahsetmezler. 40 tane iyi yaparsın görünmezde bir tane yanlışında tepene binerler. Yanlış anlaşılmasın Onur eleştirilemez veya kendisine laf söylenilemez demiyorum fakat okuduğumuz şeyler o kadar ağır ki... Trabzonspor'un değerlerini yıllardan beri sonuna kadar saha içinde ve saha dışında her anlamda yansıtan adama yapılan muamele bu işte Trabzon'da! Yarın öbür gün mazallah şampiyonluktan falan olursak Onur yüzünden veya bir kupa kaybedersek kritik bir müsabakada puan bırakırsak olacakları hayal bile etmek istemiyorum. Ünal Aysal döneminde en formda olduğu dönemde galatasaray'dan gelen teklifi düşünmeden reddeden yine Hacıosmanoğlu'nun zorla göndermeye çalıştığı Onur'u Trabzonspor taraftarı olarak toplanalım ve biz gönderelim zira bu takımda Onur'a gerek yok gönderelim hemen şampiyon oluruz ertesi sezon. Balık hafızalı Trabzonspor taraftarım benim... Bu adam şike konuştuğu için Milli Takım da kadroya dahi alınmadı en formda olduğu dönemde. Trabzonspor'un kulüp olarak 2011'den bu yana dik bir duruş ortaya koyamadığı ayan beyan ortada. Elle tutulur neyimiz kaldı ki? 2013 yılında Ankara'da fenerbahçe'ye kaybedilen kupa finalinden sonra 'sen şampiyon olmasan da kupaları almasan da' diyorduk fakat artık o ruh çoktan uçtu gitti yavaş yavaş kaybettk o ruhu sancılı oldu ama sonunda oldu. Onur'da gitsin kardeşim. Ona da Şenol Güneş'e yaptığımız gibi sen Trabzon'u sattın deriz. Paracısın deriz o deriz bu deriz kelam biter mi bizimkilerde. Biz bir futbol takımından fazlası olarak gördüğümüz Trabzonspor'u kendi ellerimizle zaten bitirmişiz. Unutmuşuz Mehmet Dalman'ı, Dozer Cemil'i, Mustafa amcayı... İstanbul takımları gibi sonuç için her yol mübah anlayışına dönmeden önce Onur'u da muhakkak gönderelim. Gönderelim ve bir kalecinin daha ötesinde bir kaptanın nasıl olması gerektiğini bizim üstün futbol otoritesi arkadaşlarımız sayesinde öğrenelim.
Trabzonspor'u bugünlere getiren değerlerin neler olduğunu çok iyi biliyorum ve bugün bu değerleri biraz da olsa saha içinde ve saha dışında görüyorsam bunu kaptanıma borçlu olduğumu da biliyorum. Sizlere bol şampiyonluk hayalleri dilerim zira futbolun bu tekelleşmiş zihniyetin gölgesinde kaldığı ortamda kaleye Buffon'u, forvete Messi ve Ronaldo'yu önlü arkalı koysanız da üstünüzde Trabzonspor forması varsa bu ligde şampiyon olamazsınız. Son derece realist olarak iddia ediyorum: Trabzonspor'un Avrupa'da bir kupa kazanması bu ligde şampiyon olmasından daha kolay.
Bu takımı kazandığı veya kazanacağı başarılar için tutmuyorum. Hepimiz taraftarız ve tarafını seçen birisi olarak yeter ki Onur'suz olmasın aşk diyorum...
Etiketler: Trabzonspor,OnurKıvrak,Kaleci,SüperLig