Lig şimdi başlıyor
12.03.2018 Oğuz Zeytin yazdı...
Basketbol Süper Ligi Yirminci Haftası’nda İstanbul Sinan Erdem Spor Salonu’nda Anadolu Efes’e
konuk olduk. Daha önce 16 kez karşılaşıp hiç yenemediğimiz
rakibimizle Caleb Green’den yoksun mücadele edecektik. Sezonun
ikinci yarısında Green olmadan Sakarya BŞB’yi, Heslip olmadan
İBB’yi yendiğimizi düşününce yine “takım” olmayı
başarıp yüksek mücadele gücü sergileyeceğimize inanmıştık.
Maç öncesinde Forum’da yaptığım analizde, Anadolu
Efes’e karşı en büyük (Belki de tek) avantajımızın oyuna yön
verecek oyuncu sayımızın fazla olmasını belirtmiştim. Dragic’in
sakatlanıp sezonu kapatması, keza Simon’un da sakatlıktan dolayı
bize karşı oynayamayacak olmasına Efes’in oyun kurucu
sıkıntısını ekleyince bütün yükün Douglas’a kalacağını
tahmin etmek zor değildi. Hem McCollum hem de Weems kendi skorunu bulan çabukluk avantajı olan oyuncular. Bizdeyse Vasiliauskas, Eldridge ve Green zaman zaman tercih hataları ve ritim sorunu yaşasalar da tempoyu kontrol edebiliyor. Ribauntlarda ezilmez ve ekstra dış şut imkânı tanımazsak, az önce bahsettiğim üstün yanımızı değerlendirip oyunun içinde kalabilirdik. Lakin
Green’in yokluğu bu noktada takımın kalitesini ister istemez
etkileyecekti.
Karşılaşma başladığında
Douglas-Doğuş-Weems-Brown-Dunston beşi ile Anadolu Efes atletizm farkıyla dikkat çekiyordu. Vasiliauskas’ın dört dakikada 5 sayı 3 ribaunt 3 asistlik dominant oyunuyla maça harika bir başlangıç yaptık. Onun erken iki faulle kenara gelmesi oyun kurmakta zorlanmamıza ve yanlış şutlara neden oldu. Bu tercihler yüzünden, Birkan’ın başrolünde olduğu 10-0’lık seriyi alan savunması ile durdursak da Efes’e yakalandık. Obekpa’nın hücumda eline top değmediği ilk çeyreği 17-26 üstün geçtik.
İkinci çeyrekte topu boyalı alana geçirmeye başladık. Dunston’ın kısa süreyle kenara gittiği anlarda Obekpa ve Harris’le çembere yakın atış fırsatları yakaladık. Farkı çift hanelerde tutmaya
çalışırken Efes hızlı hücumlardan sayı buldu. Alper’in
asistinde Obekpa’nın smaçladığı pozisyon dışında topu
çevirerek hücum edemedik. Banvit maçı sonlarındakine benzer
zorlama şutlarla oyunda kaldık. İlk devrede 19 iki sayılık, 20
üç sayılık şut denedik. Çemberden uzak riskli oyuna rağmen
yüksek yüzdeyle devreyi 46-51 önde kapattık.
Üçüncü
çeyreğe Efes hücum ribaundları sonrasında McCollum’dan ikinci
şans sayıları bularak başladı. Harris’in savunmadaki
enerjisiyle atak yapmaya çalışsak da top kayıplarına engel
olamayıp Efes’in ekstra şutlarına çare bulamayınca geri
düştük: 69-68.
Son periyoda Heslip’den gelen iki üçlükle
girdik. Sonny Weems’in fizik üstünlüğüne karşı alan
savunmasına döndük. McCollum’dan hücum süresi dolarken gelen
panyalı basket şans faktörünün yanımızda olmadığını
gösterir gibiydi. Bu zorlu deplasmandan 98-91 yenik
ayrıldık.
Kazandığımız İBB ve Banvit maçlarından
sonra, aslında iyi oynamadığımızı ancak müthiş mücadele
ettiğimizi, yüksek faul isabetleriyle de bu mücadeleyi
taçlandırdığımızı vurgulaşmıştım. Anadolu Efes karşısında,
yine iyi mücadele ettik ancak yeterli olmadı. Maç öncesinde
altını çizdiğimiz üç unsuru tekrar hatırlayalım:
1)
Oyuna yön verecek oyuncu sayısı: Green’in eksikliğinde Eldridge
de bu meziyetini kullanmak yerine bireysel oyunu tercih edince oyun
zekası avantajımızdan mahrum kaldık. Topu çevirmeyip çemberden
uzak oynadık. Çok kritik anlarda basit top kayıpları yaptık
(Efes ise sadece 5 top kaybında kaldı. Bu da Trabzonspor’un 65
hücumuna karşı Efes’in neredeyse 10 fazla -74- hücum ettiği
anlamına gelir).
2) Ribauntlar: İlk devre boyunca
ribauntlardaki üstünlüğümüz skoru da beraberinde getirdi. Ancak
ikinci devre 8 hücum ribaundu verdik. Böylece Efes oyundan kopmadı.
3) Maç başına 7’den az üçlük atan Efes bize karşı
12 isabetle (Üstelik 50%’ye yakın oranla) oynadı. Bu, onlar
adına sezonun Darüşşafaka maçından (14/25) sonraki en iyi
performansıydı. Weems, McCollum ve Motum’un atmasına söylenecek
söz yok ancak sezon genelinde 2/21 atan Doğuş’tan iki ve bütün
yıl etkisiz kalmış Birkan’dan devrede dört üçlük gerçekten
ekstraydı.
Green’in yokluğunda bulduğu şansı iyi
değerlendiren Ozan Anton Odabaşı’nı, dün ikinci devre hiç
kullanmadığımız Bora Paçun’u rotasyona dâhil edersek maç
sonlarında oyuncularımızı diri tutarız. Efes karşısında son
beş dakika yorgunluğu her halinden belli olan Obekpa’yı
dinlendirememek de maçın kaybedilmesindeki sebeplerden biri
oldu.
Trabzonspor için lig asıl şimdi başlıyor. Kalan on
maçın altısı Trabzon’da. Bu altı rakibin dördü ise
sıralamada altımızda ve lige tutunmak için mücadele eden
Gaziantep, Karşıyaka, Giresun ve Uşak. Ekibimiz, ligin ikinci
yarısında oyun karakteri olan yansıttığı son ana kadar pes
etmeden yüksek mücadele gücünün yanına basketbolun doğrularını
uzun süreye yayarak eklediğinde çoğu maçını kazanıp ligde
kalacaktır. Daha önce belirttiğim gibi, play-off şu anda çok
uzak. Ancak lig tablosunda olabildiğince yukarıda kalıp FIBA
Champions League’i zorlamak ise mümkün. Şimdi en az Efes maçı
kadar önemli bir karşılaşma bizi bekliyor. Son iki haftadır
kazanan Gaziantep’e karşı iyi hazırlanıp Ozan Bulkaz’ın iç
sahada taraftarla bütünleşmesinden doğan gücü kullanmalıyız.
Bunun için her şeyden önce rakibe daha az hücum şansı verip şut
yüzdelerini aşağıya çekmeliyiz. Hücumda topu daha çok
paylaşmalıyız. Hayri Gür’de taraftarımız da üzerine düşeni
yaparsa işimiz kolaylaşacaktır.
Etiketler: oğuz zeyin, anadolu efes, trabzonspor basket