06.02.2013 Trabzonspor’un genç forveti Emre Güral, Trabzonspor Dergisi’nin Şubat sayısında kendisine sorulan sorulara cevap verdi.
Alman
disipliniyle yetişmiş bir futbolcu olarak Türk futbolunu Alman futboluyla
kıyasladığında güçlü ve zayıf yönleri hakkında neler
söyleyebilirsin?
Bir kere Almanya’da mutlak bir disiplin var.
Orada idmanlar daha yoğun. Her şeyinize dikkat etmek zorundasınız. İdman
dışındaki hayatınız da dahil buna. Mesela okulda kötüysen seni maça
götürmüyorlar ya da idmana çıkarmıyorlar. Sistem daha oturmuş. Kurulu bir düzen
var. Türkiye’de de ilerlemeler var ama hala geride. Türkiye’de futbol anlamında
daha olumlu görebildiğim bir şey yok sanırım. Ama diğer konularda kesinlikle
Türkiye derim. Neticede burası bizim ana vatanımız. Burada yaşamayı tercih
ederim. Yaşam kalitesi ve rahatlığı burada daha iyi. Almanya’da deniz bile yok.
Türkiye’nin havası da daha iyi. Almanya’yı sadece ailem orada diye özlerim.
Küçük yaşlarından itibaren futbolcu olma hayaliyle büyümüş bir
oyuncu olarak bugün bulunduğun konumdan memnun musun?
O
hayalimi yaşıyorum şu an. Geçmişime bakılırsa zor dönemler geçirdim. Almanya’da
Türk olarak futbol oynamak zor. Almanlar 1 koşarken yabancılar 10 koşmalı.
Dışlamıyorlar ama böyle de bir gerçek var. Genel kuraldır bu. Almansan 1-0
öndesin. Bunu bildiğim için çok çalıştım çok mücadele ettim. Başaramazsın
diyenler de çoktu. Ama benim kafamdaki plan hep kuruluydu, hedefime doğru adım
adım gittim. 17 yaşımda 1. takımda idman yapmaya başladım. Regensburg’da 3 yıl
sözleşmem vardı. Bittiğinde kalmamı istediler ama ben Elversberg’e gittim. İki
yıl oynadım. Mukavelem vardı. Bundesliga takımları da istedi beni: Bayern Münih.
O arada menüsküs ameliyatı oldum. Bu süreç beni olumsuz etkiledi. Büyük kulüpler
oyuncuyu beklemezler. Buna rağmen sonrasında yeniden beni görmek istediler ama
bu kez de ben istemedim. Bayern Münih’e gitmek istemememin nedeni, orada A
takımla idman yapacak ama ikinci takımlarıyla maça çıkacak olmamdı. Bunu
istemedim çünkü A takımda şans bulana kadar çok zaman geçecek diye düşündüm.
Kendime uygun olanı tercih ettim ve bana ilgilerinden dolayı da Buca’yı
seçtim.
Hedefinin en üst noktasında ne yer alıyor
peki?
A Milli Takım’la Dünya Kupası’na uzanmak isterim. Lig
bazında İspanya La Liga kulüp bazında ise Real Madrid diyeceğim. Ama buradan
bir anda oraya gitmek mümkün değil tabii. Ama günü geldiğinde bunu başaracağıma
inanıyorum. Nasıl bana altyapıdayken “işin zor” diyorsalardı, şimdi de
başaramayacağıma inananlar var. Zor diyorlar ama başaracağım. Benim kariyerimde
her şey birden bire olmadı. Hep kademe kademe yükseldim.
PTT 1.
Ligi’nden Süper Lig’e ilk çıktığında iki lig arasında ne gibi benzerlik ve
farklılıklar dikkatini çekti?
PTT 1. Lig tam anlamıyla bir savaş
alanı. Daha sert. Orayı bilinçli seçmiştim. İşin aslı Buca’ya geldiğimde beni
kimse tanımıyordu. Kendimi orada göstermek istedim. Ben gelmeden önce planımı
yapmıştım. 1 yılda kendimi geliştirmeyi ve göstermeyi düşünüyordum. Süper Lig’e
daha sonra transfer olacaktım. Öyle de oldu. Milli Takım için de planlarım vardı
ve A2 ile gittim. Buca’ya gitmeden önce Süper Lig’den de teklifler vardı. Ama
ben 1. Ligi tercih ettim. Süper Lig’e hazır olmadığımı düşünmüştüm. Tüm bu
kararlar öncesinde ailemle konuşurum ama genel olarak ben hep kalbimi
dinliyorum. Geldiğimde o sertliği bilmiyordum. Dedim ya savaş alanı gibi. İyi
futbol oynayan takımlar da var ama savaşan takımlar daha çok. Futboldan çok
mücadeleye önem veriyorlar. Buca’da oynarken henüz top ayağıma gelmeden
dalıyorlardı.
Trabzonspor’a transfer olduktan sonra hayatında
neler değişti?
Daha çok tanınıyorsun. Daha çok göz önündesin.
Ama bunlar benim karakterimde bir değişiklik yaratmadı tabi. Bunun en büyük
nedeni ailem ve arkadaşlarımla kurduğum güçlü bağ. Almanya’da Türkler’den oluşan
sekiz kişilik bir arkadaş topluluğum var onlar kendi seçtiğim ailem benim.
Onların yanında ben futbolcu olduğumu unutuyorum, kendimi hatırlıyorum:
Küçüklüğümü, nereden nereye geldiğimi... Bana kuvvet veriyor bu. Sonra,
aralarında fanatik Trabzonsporlular var: Burhan Yılmaz, Mehmet Ali Atif Bir. Bu
nedenle de benden bol bol bilgi istiyorlar.
Almanya ve İzmir’in
ardından Trabzon’a ayak uydurabildin mi?
Ben her şeyin iyi
tarafına bakan bir insanım. 16 yaşında çıktım evden. 5-6 şehir değiştirdim. Hiç
problem yaşamadım. Şehir olarak Trabzon’da da bir sıkıntı yaşamadım. Ailem çok
beğendi Trabzon’u. Annem babam da sürekli geliyorlar. Trabzon neticede deniz
kıyısında bir kent. Ben de denizi çok seviyorum. Evim denize bakıyor. Zaten
buraya futbol için geldim. Sosyal aktivite meraklısı değilim. Evde oturmayı
severim. Film izlerim, arkadaşlarımla yazışırım.
Sinemasever bir
futbolcu olarak favori oyuncuların kimler?
Türkiye’de Cem
Yılmaz’ı çok beğeniyorum. Şahan Gökbakar’ı da beğeniyorum. Filmlerini izliyorum.
Yabancılardan Will Smith iyi oyuncu. Kadınlardan ise Magen Fox’un ismini
vermeden geçemeyeceğim.
Trabzonspor taraftarı hakkında neler
düşünüyorsun?
Taraftarın her biri farklı şey ister. Herkesin
gördüğü ortak değer bile bazen yanlış olabilir. Bu takım içi dengeleri kurmak
kolay işler değil. Taraftar beni çok seviyor. Ben de onları çok seviyorum. Bu
ilgi ve alakayı sahadaki performansımla birlikte geri ödemek istiyorum. Aileme
nasıl başaracağıma dair söz vermişsem şimdi de Trabzonspor taraftarına başarılı
olacağıma dair söz veriyorum.
Tezahüratlardan etkileniyor
musun?
İyi ve organize tezahürat her futbolcuyu olumlu etkiler.
Kötü tepkileri saha içinde duyabiliyorsun ama biliyorsun ki taraftar başarılı
olmanı istiyor. Başarıya aç bir taraftar topluluğumuz var. Zaten hak edilen bir
şampiyonluk da verilmemiş. Bir an önce başarı bekliyorlar. Futbolcular olarak
daha çok savaşıp, daha az hata yapmak istiyoruz ama futbol bu, hatasız olmuyor.
Biliyorum ki Trabzon halkı Trabzonspor’la yatıp kalkıyor. Bunu çok çabuk
öğrendim. Başka şehirlerde başka değerler önemli olabilir ama Trabzon’da tek
değer Trabzonspor. Biz futbolcular bugün varız yarın yokuz. Ama taraftar
daimidir. Biz de bu daimi taraftar için elimizden geleni ortaya koymak
zorundayız. Ama benim de bir isteğim var taraftardan. Bence Trabzonspor
tribünleri tek bir yürek, tek bir ses olmalı. Hep bir ağızdan bağırmak yerine
ayrı ayrı, dağınık bir şekilde tezahürat edilmesi bizim motivasyonumuza olumlu
bir katkı sağlamıyor. Tamam, hepsi destekliyor ama hepimiz Trabzonsporluysak ve
aynı hedefe yürüyorsak o zaman tribün de hep bir ağızdan
bağırılmalı.
Bize oyun stilinden söz eder misin? Sence
geliştirmen gerektiğine inandığın yönlerin var mı?
Hep
söylüyorum Bir futbolcunun her şeyini her zaman geliştirmesi gerek. Benim zayıf
bulduğum yer sağ ayağımı biraz daha güçlendirmek. Uzun olmama rağmen kafa
vuruşlarımı beğenmiyorum. Çok çalışmam lazım. Ben de elimden geleni yapıyorum.
Ağırlığa giriyorum, idmanlardan sonra şut atıyorum, sarkaç toplarında
çalışıyorum. Hedeflerim hep büyük olduğu için çok çalıştım. Çalışmaya da devam
ediyorum. Daha öncesinde planladığım kariyerimde ilerliyorum. Şu ana kadar
istediğim yerlerdeyim.
Bireysel olarak en beğendiğin
oyuncular?
Ronaldo ve Falcao. Ronaldo ile karşılaştırılıyorum.
Benzetilmek güzel. Ama bunu taklit etmek için yapmıyorum. Ben kendimim. Başka
bir oyuncunun stilini kopyalamak istemiyorum.
Peki, saç ve giyim
konusundaki hassasiyetin. Bu konuda neler
söyleyebilirsin?
Sonuçta profesyonel futbolcu olarak bizler hep
göz önündeyiz. Kendime çeki düzen veriyorum. Her sabah saatler harcamıyorum
buna ama bakımlı olmayı seçiyorum. Bu sadece benimle ilgili değil. Herkes
bakımlı olmak ister.
Sosyal medyayı kullanan futbolculardansın.
Seni seven ve takip eden taraftarlarla diyalog kuruyor musun? Sosyal medyanın bu
gücünü nasıl değerlendiriyorsun?
O kadar çok Trabzonspor
taraftarı var ki hepsiyle ilgilenemiyorsun. Hepsiyle tek tek konuşmak istiyorum
biliyorum ki bazıları cevap vermiyorum diye üzülüyor, ama inanın bu mümkün
değil. Gönül ister herkesle konuşmak. Gönül ister ki Tüm Trabzon’a benden forma
gitsin. Ama o kadar çoklar ki… Gerçi şunu da söylemeliyim Trabzonspor
taraftarının dünyanın dört bir yanına yayılmış olması, bu kadar çok ve bu kadar
ilgili olması da beni ayrıca mutlu ediyor.
Twitter’da Muhabbet
isimli müzisyen şarkılarını paylaştığını fark etmiştik. Arabanda da onun
albümünü dinliyordun. Yaptığı müziğe arabesk deniyor yani alaturka R& B
müziği de denebilir. Sen en çok neyi seviyorsun sence ne anlatıyor Muhabbet’in
şarkıları?
Arambesk deniyor o müziğe. Seviyorum o tarz müziği. O
da Almanya’da doğdu. Küçüklüğümden beri dinliyorum. Ablamdan kaldı. Türkçe bütün
şarkıları seviyorum. Bütün şarkılarda aşk geçiyor. Bu da hoşuma gidiyor. Biz
Türk insanları olarak duygusalız.
Sen şarkı söyler misin peki?
Var mı böyle özel bir yeteneğin?
Şarkı söylemek değil ama mesela
iyi yüzerim. Denizi aşırı severim. İleride yat almak isterim. Hayalde çok şey
var nasip olursa…
Uğura inanır mısın?
Bilekliğim
var. Hiç çıkarmam. Maça çıkarken takamıyorum tabi. Motivasyon için şarkı
dinliyorum maçlardan önce. Hareketli şarkılar dinlemeye çalışıyorum. Uğur
anlamında dua etmekten başka bir şey yapmıyorum. Bazıları sol ayağıyla seke seke
girer. Göğsüne masaj yağı sürenler var ama ben dua ediyorum
sadece…
Teknik heyette yaşanan değişimi nasıl
değerlendiriyorsun?
Futbolun doğasında var bu. Takım başarısız
olunca bütün oyuncuları atamayacağınıza göre teknik heyet değişir. Şenol Hoca
bize yardımcı olmak için bırakmaya karar verdi. Böyle olmasını kesinlikle
istemezdik. Türkiye’nin en iyi hocalarından biri. Hem hoca olarak, hem futbolcu
olarak geçmişi çok iyi. Karakter olaraksa, söylemeye gerek bile yok, tek
kelimeyle şahane bir insan. Neticede Trabzonspor’un yaşayan bir efsanesi o. Bu
durumda kendi kararını kendi aldı. Saygı duymak zorundayız. Tolunay Hoca da iyi
bir teknik adam. Takıma yeni bir hava getirecektir. Daha farklı bir karakteri
var. Daha hareketli, daha genç. Büyük hedefleri var. İnşallah hayırlı olur. Biz
de bu yeni hava ve motivasyonla iyi sonuçlar alıp yukarı çıkmak
istiyoruz.
Bu sezonki maçlarda istikrar sorunu var. Sence
neden?
Takımımızda çok oyuncu var. Rekabet yüksek. Karar vermek
o kadar kolay değil. Bu nedenle de bazı oyuncular kadroya giremiyor. Bu
futbolcuyu olumsuz etkiliyor. Motivasyonu düşük bir futbolcudan yüksek verim
alamazsınız. Kendisine haksızlık yapıldığını düşünenler de oluyor. Yüzde yüz bir
takım olamadık. Bu durum Trabzonspor’a yakışmıyor. Trabzonspor dediğinizde ilk
üç içinde olmak zo-run-da! Bu durumdan kurtaracak olan yine bizleriz.
Birbirimize destek olmak zorundayız. En iyi kadrolardan birine sahibiz.
Tecrübeli ve kaliteli futbolcularımız var. Takım olduğumuzda yüzde yüz eminim ki
yine yukarıda olacağız.
Türkiye Kupası’na uzanan yolu nasıl
değerlendiriyorsun?
Öncelikle şunu söylemek gerek: Bu sene lig
çok zor oldu bizim için. Şampiyonluktan konuşmak zorlaştı. Ama Türkiye Kupası
çok çok daha yakın görünüyor. Kupayı almayı çok istiyoruz. Kupa ligde
yaşadıklarımızı biraz olsun telafi edebilir.
Giray’ın durumu
sizi nasıl etkiledi?
Futboldan önemli şeyler var, sağlık gibi.
Bugün varsın, yarın yoksun. Giray Abi’nin yaşadıkları bugün iyi yarın hasta
olabileceğimizi bize hatırlatması açısından öğretici oldu. Hayatın acımasız
olduğunu bir defa daha gördük. Onun için biz de çok meraklandık. Ne oldu acaba
diye. Sahaya dönmek marifet değil o psikolojiyi üzerinden atmak önemli.
“Sağlıktan önemlisi yok”, dedi bize. Bunu ondan duymak çok daha fazla etkiliyor
insanı. Sağlık yerinde ise her şey kendiliğinden olur. Dikkat etmek gerek.