Avukat Hakan Orhan'ın yönettiği "Tape Tape Şike" paneline konuşmacı olarak futbol yorumcusu Erman Toroğlu, Avukat Nusret Yılmaz ve Avukat Atilla Dilaver katıldı. 
Atilla Dilaver panelde ilk sözü aldı ve şu açıklamaları yaptı: 
“İnsanların aidiyet duygularını objektif nesnel somut değerlere kaydırma ihtiyacı futbolu yıkıcı bir hale getirdi. Bu vahşi rekabet şike teşvik gibi gayri ahlaki yüz kızartıcı şeyleri futbolun gündemine soktu. 3 Temmuz sürecinin çok kötü yönetilmesi, adalet kısmına aykırı davranılması futbolu kirletti. Bugün ben size Ağır Ceza Mahkemesi’nin var dediği, sabit gördüğü şike ve teşvik eylemlerinin TFF tarafından nasıl yok edildiğini örnekleriyle anlatmaya çalışacağım.” 
“Konuya girmeden İstanbul’daki ‘Şike Çalıştayı’ ile ilgili müjdeli bir haber vermek istiyorum. Avukat Erdem Egemen o toplantıya katılarak gerekli bilgilendirilmeleri yaptı. Bir federasyon veya konfederasyon hukukun gereklerini yapmazsa FIFA Disiplin Komitesi araya girerek gerekli işlemleri yaptırır. Av. Erdem Egemen bu konuyu FIFA yetkililerine iletmiş. Kendisi bu konuda çok önemli bir adım atmıştır. Kendisine adalet adına teşekkür ediyoruz.” 
“Trabzonsporluluğun ahlaklı bir isyan olduğunu sürekli söylüyoruz. Trabzonspor ahlakla eşdeğerdir. Biz bu süreçte Trabzonspor yönetiminin temiz kalmasından çok mutlu olduk. Öyle bir düzende yaşıyoruz ki temiz kalması gerekenlerin temiz kaldığına seviniyoruz.” 
“Eğer Trabzonlu denecek bir tip varsa, onun burnu kopup yere düşse gururundan eğilip almayan ama kendisine emanet edilen bir avuç samanı korumak uğruna kendi samanlarının yanmasını göze alan insanlardır”
“Trabzonspor ‘un şampiyonluk hakkı bize teslim edilmiş bir emanettir. Amacımız adalettir. Bu adaleti mutlaka ve mutlaka bir gün kendisine teslim edeceğiz. Biz bu davanın her noktasında her zerresinde haklıyız“ 
  “Etik Kurul Manisaspor -Trabzonspor maçını değerlendirirken tape saklayarak suç işlemiştir. “ 
“Elimizde bir ay susmadan konuşacak bir malzeme var. Bu ciddi bir ahlak problemi” 
Trabzonspor’un şike davasındaki avukatı olan Nusret Yılmaz yaşadıklarını şöyle anlattı: 
“3 Temmuz 2011 tarihinde Türkiye daha önce karşılaşmadığı bir süreç yaşadı. Bu süreç herkeste olduğu gibi pek çok kesimde şaşkınlık yarattı. Ama bu sürecin nereye varacağı konusu soru işaretleri bıraktı. İnşallah bu panel insanlara ışık tutması açısından yardımcı olur. “ 
“Dünyada özellikle son yıllarda spor camiası mensupları ve devletler gayret sarf etmekteler. Ne var ki Türkiye bu gelişmeler uzun süre duyarsız kalmış. Ta ki 2004 yılına kadar. 2004 yılında böyle bir düzenleme yapılmış ama yeterli olmamıştır. 14 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 devreye girerek gerekli hukuki boşluk doldurulmuştur. Biz şu anda şikeyi konuşabiliyorsak bunu 6222’ye borçluyuz. Yasa eksiktir ama çok faydalı olmuştur.”
“Müsabaka sonucunu etkilemek için tarafların önceden anlaşması şeklinde tanımlanacak şike eylemi pek çok kesimi mağdur etmiştir. Türk futbolu bunun mağdurudur. Bu sürecin en büyük mağdurlarından bir tanesi de alın teri emeği çalınan Trabzonspor’dur.” 
“Trabzonspor davaya müdahil olarak çapraz sorguya katılarak çelişkileri ortaya koymuştur. Aynı zamanda kulübün haklarını da savunma hakkı elde etmiştir. Biz o tarihe şahitlik ettik. Bu aşamalarda kamuoyuna ‘asrın savunması’ diye sunulan savunmaların içi boş olduğunu gördük. Orada bulunanlar iddiaları çürütmek yerine başkalarını karalamaya başladılar. ‘Trabzonlular nerede?’ dediler ve biz de gittik ‘Trabzonlular nerede’ sorusunun cevabını orada verdik” 
“Şahsen ben yargılama aşamasına kadar kulüplerin sistem içerisinde yönetildiğine inanıyordum. Oysa o kulüpler ve ilgili kurullar totem anlayışıyla, kargaşayla, baskıyla yönetilmekte. Bunu ben söylemiyorum. İnşaat işçisi, taş ocağı, mühendis ve kuma gibi şeylerin totem olduğu bizzat ilgilileri tarafından açıklandı. Bu savunmalar arasında elbette doğru beyanlar da oldu. Bunlardan bir tanesi sanıkların dile getirdiği bu işi Trabzonlular yaptı beyanıydı. Doğrudur bu işi yapmak için kurulan örgüte üye olanların kütüklerine baktığımızda Trabzonluların yaptıklarını anladık. Bu işi sıkıştıklarında aslen Trabzonlu olanları gördükçe anladık. Bu işi maalesef ve maalesef Trabzonlular yaptı.” 
“Dünya hukuk tarihinde spor alanında benzeri olmayan örnekleri öğrendik.   20 yıldır hukukçuyum. Ben 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kadar kapsamlı, nitelikli bir mahkemenin konuya hakimiyeti yargılama sistematiğinden memnun oldum.” 
“Trabzonspor’a bu kadar yüklenmek 8 sayfadan ibarettir. Bizim yöneticilerimiz bu suçları işleselerdi kimse onları bu şehrin kapısından içeri sokmazlardı.” 
“Kulüpler Birliği üyeleri mahkemeye gelip Aziz Yıldırım’a geçmiş olsun dediler oysa Sadri Şener’e geçmiş olsun demediler “ 
Nusret Yılmaz ve Atilla Dilaver'in 3 Temmuz sürecinin hukuksal boyutuyla ilgili bilgi vermesinin ardından söz alan Erman Toroğlu, şike olayının Türkiye'de yıllardır olduğunu ileri sürerek şunları söyledi:
"Herkes takımların geçmişine baktığında çok şeylerle karşılaşır. Onun için bazı yerleri suçlarken bazı yerleri tenkit ederken insana 'ya kardeş sen de bir dön 10 - 20 sene evveline bak' derler. Orada kalırsınız. Yıllarca bu bir kabustur Türk futbolunda. Ama hiç kimsenin işine gelmiyor bunları kurcalamak. Seyirci azalıyor, bindiğimiz dalı kesiyoruz. Sahada oynansın, sahada halledilsin diyoruz. Hırs denen olay var. Bu lanet hırs kontrolden çıkınca avantaj değil dezavantaj oluyor." 
Salonu dolduran Trabzonspor taraftarlarına da seslenen Erman Toroğlu, "Aziz Yıldırım çıkınca ekrana kızıyorsunuz, bağırıyorsunuz. Öteki çıkınca alkışlıyorsunuz. Hiç düşündünüz mü, sizin kulübünüzden de başkanınız, asbaşkanınız, yöneticiniz böyle bir işe girseydi, böyle bir işte olsaydı. Önce bu işe girmeyen idarecilerinize teşekkür edin. Okullara gidip konuşma yapıyorum. 'Şikeyi bana tarif edin' diyorum. 'Fenerbahçe' diye bir ses çıkıyor. Arkadaşlar Fenerbahçe taraftarının günahı ne? Fenerbahçe taraftarının çoğunluğu, eğer yöneticileri 'biz bu işe gireceğiz' deseydi onları kovalarlardı. O kulübe bu lekeyi sürenler bunun hesabını verecekler. Nitekim TFF bu lekeyi sürenleri kurtarmasına rağmen Türk adaleti ceza vermiştir. Fenerbahçe başkanına Türk adaleti tarafından verilen 6.5 yıl hapis cezasını kazıyamazsınız. Ama sizin hiçbir idarecinize ceza çıkmamıştır. Kazanır kaybedersin ama bazı şeyleri silemezsiniz. Bu ağır bir olay. Eğer Fenerli olsaydım üzülürdüm. Çok daha önce tavır koyardım. Yeni yeni tavır koymaya başladılar" dedi. 
Toroğlu, Trabzonspor'un elinden kupasının alındığına inandığını vurgulayarak, "Trabzonspor olarak ne yaptığına bak. Ne olmuş? Senin elinden kupanı almışlar. Ben de aynı fikirdeyim. Mutlak suretle iş doğruya varacaktır. Şampiyonlar Ligi’ne sen gittin. Federasyon sana kupanı vermedi ama bir yerde adalet yerini bulmuş oldu. Sende leke yok ama onlarda var. Nasıl temizleyecekleri onların sorunu. Bırakın bunu, başkanınız bir sene bile ceza yeseydi ezilirdiniz. Olaya fanatik bakmayın. TFF bu işe girenlere cezasını verseydi adalet daha iyi yerini bulsaydı olurdu. Şimdi bir çalıştay yapıyorlar. Bizden de bir çok maç olduğu söyleniyor. Orada çıkıp, 'Sen ne diyorsun FIFA, ne diyorsun İnterpol, ben 2 yıldır mücadele ediyorum bu işle. İçeri attım, ceza verdim' diyemedik. Bizim ayağımıza fırsat geldi faydalanamadık. Bizim olayımız 'idare edelim abi' durumu" diye konuştu.
Gelinen noktada Fenerbahçeliler'in bir günahı olduğuna inanmadığını belirten Toroğlu, "Fenerbahçeliler'in günahı ne? Çıkmış bir kaç kişi kulübün adını kullanıp bunu yapmış. O kişilerin bunun cezasını çekmesi lazım. Ama sen adaleti vermezsen seyirci adalet vermeye kalkar ki en tehlikelisi budur. Sakin olun, akıllı olun. Sahada mücadele edin. Yöneticilerinize de teşekkür edin ki bu olayda birinin adı geçmedi, hapis cezası yemedi. Geçmişte çok takım bu işlerin içine girdi. Hiç kimse temiz değil. Çıkıp da kimse 'ben suçsuzum, Fener suçlu' diyemez. Tarih, yer, zaman veririm. Ama ispat edemezsin tabi. Adam tapeleri inkar ediyor. Söylemleri zaten inkar edecek" ifadesini kullandı.