Avrupa Aşkına
Trabzonspor, içinde
bulunduğu yönetim zaafiyeti nedeniyle son dönemde adeta bir çiftliğe dönmüş
vaziyette. Elinde Malouda,Colman ve Zokora gibi oyuncular varken ve hiçbiri
sakat değilken ön libero olarak Zeki Yavru’yla oyuna başlanılması da bunu
ispatlar nitelikte. Hami Hoca’nın diğer tartışılabilecek tercihi ise
Adrian-Yusuf idi. Oyunu daha çok rakip alanda oynama isteğinden dolayı Adrian tercih
edilmiş olsa gerek ama çok iyi bir performans sergilediğini söylemek zor.
Son 4 maçında 12 puan
toplayan, buna karşın ligin deplasmanda en az gol atan takımı olan  Gençlerbirliği’nde ise takımın en iyi
isimlerinden Jimmy Durmaz’ın cezalı olması hücum güçlerini önemli ölçüde
azalttı. Takımın diğer yıldızı Stancu da sakatlanıp oyundan çıkana kadar
takımına ayak uydurup bireysel olarak çok etkili olamayınca Gençlerbirliği’nin
gol bulması küçük çapta mucizelere kalmış gibiydi, o mucize de gerçekleşmedi.
İlk yarıda penaltı
haricinde akılda kalan çok pozisyon yoktu. 2 takım da oyunu değiştirebilecek
pozisyonları yaratacak yeterlilikten uzaktı ancak Özer’in varlığı Trabzonspor’u
“her an oyunu değiştirebilir” bir pozisyona sokuyor. Bunu 2. golde net bir
şekilde gördük. 2. golde Özer’in asisti kadar Henrique’nin kendini boşa
çıkarışının da altını çizmek lazım. Bu gole kadar 2. yarıda yalnızca mücadele
eden ve durumu idare eden Trabzonspor golden sonra daha rahat pozisyon buldu.
Henrique’nin attığı güzel golün hemen ardından kaçırdığı pozisyonun
Trabzonsporluları şaşırttığını sanmıyorum. Ayrıca şunu da iddia ediyorum
Henrique’ye kale içinden topu yuvarlayıp tam altıpas çizgisinin üzerinden topa
vurmasını ve topu üstten auta atmasını istesek atamaz. Öyle bir pozisyonu
kaçırmayı başardı. Son dakikalarda gelen Yusuf golü “üstçü”leri sevindirdi,
galibiyeti perçinledi.
Skor olarak net bir
galibiyet alınmış olsa ve Gençlerbirliği’ne net pozisyonlar verilmemiş olsa da
3-0’ın karşılığı bir oyun oynandığını söylemek zor. Mustafa ve Aykut’un
gereksiz ve anlamsız hareketlerini sıklıkla izliyoruz. Zeki de yine anlamsız
bir müdahale sonucu ilk yarıda kırmızı kart görebilirdi. Adrian istekli olsa da
vasatı aşamıyor. Eğer Gençlerbirliği kalesinde Trabzonsporlu ya da Trabzonspor
maçlarını izleyen bir kaleci olsaydı Adrian’ın penaltısını büyük ihtimalle
kurtarırdı. Adrian topun başına geldiğinde sanırım çoğu Trabzonsporlu topun
ortaya gideceğini biliyordu. Olcan dün eski maçlara göre defansa daha az yardım
etti, önde de daha az üretkendi. Özer çizgisini koruyor. Bosingwa ve Bourceanu
diğer yabancıların aksine iyi profesyonel olduklarını gösteriyorlar ve
standartlarını her maçta ortaya koyuyorlar.
Kalan 6 maçın 4’ünü
deplasmanda oynayacak olan Trabzonspor’un bu oyunla ilk 4’te kalması benim için
sürpriz olur. Buna karşın Hami Hoca’nın takımı genel olarak iyi yönettiğini,
disiplin kurallarını iyi uyguladığını kabul etmek gerekiyor. Eline geçen şansı
çok da kötü değerlendirmeyen (Trabzonspor, Hami Hoca takımın başına geldikten
sonra yarıda kalan FB maçı haricinde maç kaybetmedi) Hami Mandıralı ile gelecek
sezon devam edecek mi? Yönetim görevine devam edecek mi? Yeni sezon
planlamasına bir an önce başlanılabilmesi ve bir sezonun daha çöpe gitmemesi
için bu soruların acilen cevabını bulması gerekiyor.