BMN HABERLER

Temiz Futbolun "Kocaman" Ayıbı

FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş

02.01.2013 Aksiyon Dergisi yazarı Behram Kılıç, bu haftaki yazısında Aykut Kocaman'ın profilini çizdi... 

Temiz Futbolun


İkinci istifa edip geri dönüşü bu. Konyaspor’un başındaykenki ilk istifası sisteme isyandı. O zamanlar sisteme muhalifti çünkü. Bugün ise sistemin değirmenine su taşıyan kişiye dönüştü.


Aslında o, sistemin adamı değildi. Sistemi eleştiren, büyüklerin haklı, küçüklerin haksız olduğu bozuk düzene tepki koyan bir adamdı. Bakmayın bugünlerde sistemin değirmenine su taşıdığına. Akıllarda, gönüllerde edindiği yeri değiştiremeyecek bugünkü tavrı. Bizler onu dünle anacağız. Dün durduğu yer, bugün durduğu yerden kıymetliydi çünkü. Dünkü saygısı ve tavrıydı onu kıymetlendiren. Saygımız da ondandı. Bir Rıdvan, bir Tanju gibi değildi onun gönüllerdeki yer ediş biçimi. Attığı goller hiç değildi. Hakkaniyetli tavrıydı onu farklı kılan. Oysa 200 gol atmıştı. 1995-96’da kazanılan şampiyonluk sonrası daha teri kurumadan rakip takım oyuncularını düşünmesi, onlara üzülmesi kalplerdeki yerini sağlamlaştırmıştı. Bu yüzden ‘kocaman’ bir adamdı.




5 Nisan 1965’te Sakarya Geyve’de dünyaya gelir Aykut Kocaman. Aslen Artvin Borçkalıdır ataları. Babası öğretmendir. Annesi ise ev hanımı. Daha sonra o da İstanbul’da Eczacıbaşı bünyesinde bir işe girer. Aile annesinin işi dolayısıyla Gültepe semtine taşınır. Aykut’un ilk yaptığı spor dallarından biri jimnastiktir. Her çocuk gibi futbola ilgisi, Altınmızrak Spor Kulübü’nde fark edilmesi, ardından kalabalık bir çocuk grubuyla kendisini Düzce’de geleceğin yıldızlarının seçildiği bir kampta bulması ve bu serüvenin, doğduğu şehrin takımı Sakaryaspor altyapısında sona ermesi kısa bir zaman içinde olur. Kendi deyimiyle ‘piyangodan futbolcu’ olmuştur.


Sakaryaspor A takımına çıktığında yıl 1984’tür. Ancak A takım formasını ilk 24 Mart 1985’te iç sahadaki Malatyaspor maçında giyer. Oyuna son 15 dakikada giren genç Aykut, tam 3,5 yıl bu formayı sırtından çıkarmaz. Takımın 1986-87’deki 2. Lig şampiyonluğuna 14 golle katkı yapar. 1987-88’de Oğuz, Turan, Serdar, Engin gibi oyuncuların yer aldığı takım Türkiye Kupası’nı kazanır, Aykut da bu başarıda büyük rol oynar. Kupada F.Bahçe’yi İstanbul’da 5-1 yendikleri maç hiç unutulmaz. Eğer o takım dağılmasaydı, hatta sonraki yıllarda F.Bahçe’nin altyapısı hâline dönmeseydi, belki de Trabzonspor’dan sonra Anadolu’dan çıkacak ikinci şampiyon olacaktı Sakaryaspor. O yılların efsane hocası Ekrem Karaberber’in deyimiyle ‘golü adeta koklayan bir oyuncu’dur Aykut Kocaman. 62 maçta 23 gol atar.


Sigma maçındaki güzel isyan


1988-89’da takım arkadaşları Oğuz, Turan ve Serdar ile F.Bahçe’ye transfer olur. Sarı-Lacivertli formayı giydiğinde 24 yaşındadır. İlk maçı Rize’dedir. Yedektir. İlk yarı 0-0 bitmiştir. Teknik direktör Veselinoviç, ikinci yarıda oyuna alır. Aykut da kendisine verilen formayı maç sonunda 4 gol atmış bir oyuncu olarak çıkarır. F.Bahçe o sezon tarihî bir rekora imza atacak, 103 golle şampiyon olacaktır. Aykut ise 29 golle gol kralı unvanı alacaktır. Aykut, Oğuz, Rıdvan, Schumacher, Hakan Tecimer, Turan Sofuoğlu, hatta lig başladıktan sonra Rizespor’dan alınan Hasan Vezir’li o kadro efsaneleşecektir. Ama Aykut her şeye rağmen bir Rıdvan, bir Oğuz, bir Schumacher kadar ön plana çıkmayacaktır. Tribünlerin sevgilisi Rıdvan’dır, İmparator Oğuz’dur. F.Bahçe taraftarının gözünde Aykut ‘kral’dır. Ama bu krallık attığı gollerden dolayıdır. Attığı gollerden sonra tutkuyla da sevinmemiştir. Biraz soğuktur yapı itibarıyla. Bu soğuk duruş sonraki yıllarda da değişmeyecektir. Ama onu farklı kılan, saygınlığı ve dik duruşudur. Profesyonel yaşantısı ve hiçbir saha dışı olaya meydan vermemesidir. Hemen aklımıza gelen bir enstantaneyi paylaşalım. F.Bahçe’nin 7-1 yenildiği Sigma Olomouc maçındaki o unutulmaz kareyi. Hakem maç boyunca Sigma lehine yanlı bir tutum sergiler. Buna her F.Bahçeli gibi Aykut da isyan eder. Ama onun tepkisi çok şıktır. Yenilen bir gol sonrası başlama vuruşunu yapan Aykut, topu hakemin önüne doğru iteler. Hepsi o kadar. Ne güzel bir isyandır bu adaletsizliğe.


8 sezon terletir Sarı-Lacivertli formayı. 7 kupa kazanır. 3 kez gol kralı olur. 211 maçta attığı 140 golle F.Bahçe forması altında en çok gol atan oyuncudur aynı zamanda. F.Bahçe’de yaşayacağı 2. ve son şampiyonluğunun da hikâyesi dramatiktir. Meşhur 1995-96 sezonu. Trabzonspor’un ligin tozunu attığı o sezon sessiz, gösterişsiz ama inatla geriden gelen bir rakibi vardır: F.Bahçe. Ve bu iki rakip 5 Mayıs 1996’da Avni Aker’de buluşacaktır. Brezilyalı Parreira yönetimindeki F.Bahçe’nin mutlaka kazanması gereken maçta Trabzonspor devreyi 1-0 önde kapatacak ancak ikinci yarıda roller değişecek, Oğuz ve Aykut’un golleriyle F.Bahçe sahadan 2-1 galip ayrılarak şampiyonluğu neredeyse ilan edecektir. Buraya kadar her şey normaldir. Ancak işin iki boyutu vardır. Birincisi, Aykut ve Oğuz’a ‘Sakaryalılar Çetesi’ denmeye başlamıştır. İkilinin maçtan önce kulüpten gönderilecekleri kesindir. Oğuz ve Aykut bunu bildikleri hâlde Trabzon’a gelirler. Çünkü onlar başkanın değil, F.Bahçe’nin futbolcularıdır. Gönderileceklerini bilen iki oyuncunun sahadaki onurlu mücadelesine şahit olur futbolseverler. Sonra Oğuz’un deyişiyle Allah’ın onlara galibiyet gollerini atmayı nasip etmesi, dönemin başkanı Ali Şen’e bir tokattır adeta. Ancak Şen kararından dönmeyecek, şampiyonluk kutlamalarından saatler sonra bu ikiliyi kulüpten uzaklaştıracaktır. F.Bahçe’de futbolculuğu döneminde adeta bir ‘kuzu’ olan Aykut, gönderildikten sonra şunları söyleyecektir: “Kurtlar kuzuyu sevmez ve kurdun kuzuyu yemesi için bir neden gerekmez. Bir sebep bulur. Niyeti yemekse mutlaka bulur.”


O açıklama planlı mıydı?


Maçı tarihî kılan bir başka önemli nokta da 90 dakika sonunda Aykut’un mikrofonlara yaptığı tarihî konuşmadır: “Türkiye’de başarının ölçüsü birinci olmak. Bu yanlış. Şu anda yenildikleri için Trabzonlu oyuncular aşağılanacak. Ama biliyoruz ki onların yerinde biz de olabilirdik. Kazandığımız için sevinçliyim. Ama onlar adına üzülüyorum.” O gün çok büyük saygı kazanır Aykut. O saygı yıllar geçtikçe çığ gibi büyür. Kazanırken kaybedeni düşünen var mı bugün etrafınızda? Buna bugünkü Aykut Kocaman da dâhil.


Aykut, “Birden ağzımdan döküldü her şey. Önceden planlamamıştım.” diyordu. Ama sonraki yıllarda bu konuşmayı birlikte planladıklarını öğrendik Oğuz Çetin’in Aksiyon’a verdiği röportajda. Ama ne olursa olsun çok önemliydi o şartlarda o açıklamalar.


Sezon bittikten sonra Oğuz ve Aykut’un yeni takımları, iş adamı Cem Uzan’ın büyük paralarla kurduğu İstanbulspor’dur. İkisi de diğer İstanbul takımlarına gidebilirdi ama F.Bahçe sevgileri onların profesyonel düşünmesine mani oldu. İstanbulspor’un Kadıköy’deki ilk maçında F.Bahçe taraftarlarının müthiş bir sevgisi vardır Oğuz ve Aykut’a. Duygusal anlar yaşanır bu tarihî buluşmada. Sevginin yanında büyük bir saygı görür Oğuz ve Aykut. Aynı taraftarların birkaç dakika sonra “Ali Şen başkan, F.Bahçe şampiyon!” tezahüratları da tarihe not düşülmesi gereken bir durumdur. Oğuz ve Aykut’u seviyorlardı ama mevcut sistemde F.Bahçe’yi şampiyon yapacak ismin Ali Şen olduğunu da biliyorlardı.


İstanbulspor’un formasını 4 yıl terletir. Sakarya, F.Bahçe ve İstanbulspor formalarıyla toplam 200 gol atar. Buradaki son senesinde ligin sonuna doğru oyuncu menajer olarak takımın başına geçer. Uzanlar beklentilerinin karşılığını alamadıkları için takıma olan desteklerini çekmiştir. Beraber aynı kaderi paylaştığı Oğuz Çetin ise çoktan Uzanların diğer takımı Adana’nın yolunu tutmuştur. Yokluklar içinde kalan Aykut Kocaman’ın sisteme inat duruşu burada da devam eder. Seyircisiz, parasız pulsuz bir ortamda dahi dik duruşunu devam ettirir. Elazığspor’u yendikleri bir maçın son dakikalarında o zamandan talebesi Selçuk Şahin’in elle attığı gol sonrası “Rakibimizi elle atılan bir golle yenmek istemezdik, çok üzgünüm. Bunu galibiyet saymıyorum.” deme cesareti gösterir.


O İstanbulspor’da iken, futbolcu Petkov’un bonservisi adı altında F.Bahçe’den 600 bin liralık bir paranın kulübe verildiği ama aslında bu paranın teşvik olduğu iddiaları gündeme gelmiş ama bu ispatlanamamıştır. Kocaman’ın o yokluk içinde buna müsaade edip etmediği de hep merak edilmiştir.


Adına kitaplar yazılır Kocaman’ın. ‘Futbol çölünde bir vaha’ olduğu söylenir. Oğuz Çetin’in kısa süren serüveninden sonra adı F.Bahçe ile anılır. Ama o çok net bir şekilde “F.Bahçe’yi çalıştırmayı düşünmüyorum.” der. İstanbulspor tecrübesi ona çok şey öğretecektir. O yıllara ait şu sözlerini hatırlayalım: “Bu ülkede her şey üç takım üzerinden dönüyor. Futbolcuyken de anlıyordum bunu. Şimdi çok daha iyi biliyorum.”


4 yıl kaldığı İstanbulspor’dan ayrıldıktan sonra bir sezon da Malatyaspor için emek verir. Ardından 2005-06’da Konyaspor’dadır. Burada da başından, yine sistemin içinde yer alan ama onun karşı olduğu önemli bir olay geçer. İçerideki bir F.Bahçe maçında Anelka’nın ‘elle’ attığı gol maçı kaybetmelerinin sebebidir. Kocaman maçtan sonra sesini duyurmak ve bu durumu protesto etmek için futbol yaşantısını sona erdirme kararı alır. Ona göre bu tür hakem kararlarının olduğu ülkede futbol adamı olmanın hiçbir anlamı yoktur. Ancak Konyaspor yöneticileri onu zar zor ikna eder. Tekrar takımın başına döner. Aslında onun hayali Mourinho’nun Porto’da yaptığı gibi bir takımı sıfırdan alıp zirveye çıkartmaktır. O yıllarda Barcelona’ya hayrandır. Çok pas yapan, direkt kaleye giden Katalan ekibine kim hayran değil ki? Konya’ya bu hedeflerle gelmiştir ama bariz hakem hataları onun dengesini bozar. Sezon sonu takımdan ayrılır. 2006-2009 yılları arasında Ankaraspor’u çalıştırır. Burada üst üste galibiyet ve mağlubiyetler yaşadığı haftalar olur. Teknik direktörlükte sanki dikiş tutturamıyor, durumu idare ediyordur.


2009-10’da F.Bahçe ona sportif direktörlük görevini teklif eder. Teknik Direktör Christoph Daum’un üstündedir. Transferlerden sorumludur. Daum sadece saha içiyle ilgilenecektir. Ancak Alman hocayla bir türlü kimyası uyuşmaz. Daum her an koltuğunu ona kaptıracağı şüphesini taşır. Tam da bu noktada Aykut Kocaman önemli bir açıklama yapar: “F.Bahçe’yi çalıştırmayı düşünmüyorum.”


Ancak son maçta şampiyonluğu kaçıran Daum’un işine son verilir. Futbol ve teknik direktörlük hayatı boyunca bu anlayışı eleştiren Kocaman, Daum’un koltuğuna oturur. 2010-11 sezonu ise Aykut Kocaman’ın benzersiz bir değişim yaşayacağı sezonun başlangıcıdır. F.Bahçe ilk yarıyı lider Trabzonspor’un 9 puan gerisinde tamamlar. Takımın Türkiye Kupası’nda Yeni Malatyaspor’a elenmesi onu daha ilk yılında istifanın eşiğine getirir. Başkan Aziz Yıldırım ve oyuncuların arkasında durmasıyla hoca bu kararından vazgeçer. Ve 9 puan öndeki rakipleri Trabzon’un ilk yarının sonlarına doğru oynanan 3 maçta kazandığı 3 penaltının irdelenmesi gerektiğini söyler. 1996’da empati yaparak gönüllerini kazandığı Trabzonluların kalplerinde edindiği yeri bir çırpıda siler. Ortada bir emek söz konusudur ve yıllar yılı emekten yana olan bir spor adamının ağzından bu sözlerin dökülmesine herkes şaşırır. Sezonun son haftasına kadar Trabzonspor’la amansız bir yarış sürer. İkinci yarı Kocaman’ın işareti tesirini gösterir. Trabzon artık penaltı kazanamıyordur. Bu yarıda F.Bahçe’nin oynadığı 17 maçta kazandığı 16 galibiyet ve sezon sonunda topladığı 82 puan, Aykut Kocaman’a, aynı puanı toplayan, lakin gol averajıyla geride kalan Trabzonspor’un önünde şampiyonluk sevinci yaşatır.


Ancak sezon burada bitmemiştir. 3 Temmuz 2011’de futbol camiasını derinden sarsan şike operasyonu patlak verir. Aziz Yıldırım başta olmak üzere F.Bahçeli çok sayıda yönetici gözaltına alınır. 6 Temmuz’da Kocaman, takımın kamp yaptığı Düzce’de, yine eski günlerdeki gibi bir duruş sergiler, takımın küme düşürülmesi durumunda kendisinin ne yapacağı sorulunca, “Hukuki sürecin sonunda gerçekten F.Bahçe’yi yönetenlerin bu tip şeylerde olduğu görülürse karar verilir. Öbür tarafına doğru yürüdüğü zaman iş, mesleki anlamda da, ahlaki anlamda da birtakım şeyleri düşünmek zorundayım.” der. Hatta daha da ileri giderek “Hatası olanlar varsa, F.Bahçe etrafında işgüzarlık yapanlar varsa cezalarını çekmelidir.” der. Ama bu sözlerinin arkasında duramaz, sonrasında “1959’dan beri lig araştırılsın.” diyerek sistemin değirmenine su taşımaya başlar. Yıllarca sisteme muhalif olan Kocaman, artık sistemin duvarlarına kerpiç taşıyordur.


Sistemin aktörleri, mahkemelerin kararlarına rağmen, sistemi ayakta tutmak için olmadık işlere imza atar. Kocaman da bu aktörlerin arasında yer alır. Artık empati kurmaktan uzaktır. Bırakın mahkemeleri, sistemin kurumları Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun, Tahkim Kurulu’nun bile şike ve teşvike rastladığı bir ortamda Kocaman dimdik ayaktadır! Sanki kimse ceza almamış gibi şöyle diyecektir: “Bu işin sportif ayağı bitmiştir.” Onun gözleri önünde cereyan eder sistemin akıl almaz numaraları. Temiz futbol dileyenlerin kendi saflarında görmek istediği Kocaman, karşı cephededir maalesef. Bu yüzden Şenol Güneş ile polemikler yaşar. Trabzon’un G.Saray’a evinde yenilmesine farklı imalarda bulunması da bu yüzdendir. Oysa onun takımı da Avni Aker’de Trabzon’u yenmiştir. Hakemler de nasibini alır onun yaftalamalarından: “Güç dengeleri değişti, hakemler de bunu iyi anladı.” der bir demecinde. Peki, bu güç dengeleri bir sezon önce, hatta önceki sezonlarda kimden yanaydı? Fatih Terim’e laf atmaya kadar vardırır kendisinden beklenmeyecek davranışları. Üzülür, onu karşılıksız seven taraflı tarafsız sessiz çoğunluk.


Arada Alex’i uğurlar ülkesine yakışıksız bir şekilde. Kurt olur! 96’da kendisine reva görülenleri o Alex’e reva görür. Şaşırtır her hareketiyle. Empatiyle var olmuş bir teknik direktörün bu hâle gelmesi... Fırat Aydınus’a tepkisi bile hafif kalır son demde. Sisteme muhalefetten sistemin bayraktarlığına doğru yelken açan bir Aykut Kocaman vardır artık. Belki de ruhu kaldıramaz bu durumu. Belki de onun için 22 Aralık’ta 3-1 yenildikleri Karabükspor maçı sonrası bırakır görevini. Daha önce Yeni Malatya, Antalya ve Kasımpaşa yenilgilerinden sonra da bırakmak istemiş ama kabul görmemiştir. Bu sefer kararlıdır. Lakin sisteme bir kez kaptırmıştır benliğini. Kurtulması zordur bu düzenin elinden. Çok geçmez, yine geri döner. Ama bir gün gelecek o da üzülecek bunca olup bitene. Şenol Güneş’i, Fatih Terim’i, Fırat Aydınus’u, Alex’i ve kendisini seven sessiz çoğunluğu geçirecek gözlerinin önünden. ‘Değmezmiş’ diyecek bunca kişiyi kırmaya. Kariyeri boyunca karşı olduğu şeylerin yanında yer almanın hüznünü yaşayacak. Çünkü o, bu inceliğe sahip. O bizim sisteme inat ‘Kocaman’ gururumuzdu. Öyle de kalmalıydı.



Etiketler:
FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş
Spor Toto Süperlig 1.Hafta

Trabzonspor

1


Antalyaspor

0

Yer : Papara Park
Hakem : Zorbay Küçük
Tarih : 11.08.2023  Saat : 21:00
Spor Toto Süperlig 2.Hafta

Galatasaray

2


Trabzonspor

0

Yer : Rams Park
Hakem : Atilla Karaoğlun
Tarih : 19.08.2023  Saat : 21:45
Spor Toto Süperlig 3.Hafta

Trabzonspor

2


Rizespor

3

Yer : Papara Park
Hakem : Halil Umut Meler
Tarih : 26.08.2023  Saat : 19:00
Spor Toto Süperlig 4.Hafta

Kasımpaşa

1


Trabzonspor

5

Yer : Recep Tayyip Erdoğan Stadyumu
Hakem : Erkan Özdamar
Tarih : 01.09.2023  Saat : 21:00
Spor Toto Süperlig 5.Hafta

Trabzonspor

3


Beşiktaş

0

Yer : Papara Park
Hakem : Volkan Bayarslan
Tarih : 17.09.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 6.Hafta

Hatayspor

3


Trabzonspor

2

Spor Toto Süperlig 7.Hafta

Trabzonspor

2


Pendikspor

1

Yer : Papara Park
Hakem : Bahattin Şimşek
Tarih : 30.09.2023  Saat : 16:00
Spor Toto Süperlig 8.Hafta

Adana Demirspor

1


Trabzonspor

0

Yer : Yeni Adana Stadyumu
Hakem : Kadir Sağlam
Tarih : 06.10.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 9.Hafta

Trabzonspor

1


Alanyaspor

0

Yer : Papara Park
Hakem : Arda Kardeşler
Tarih : 23.10.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 10.Hafta

Fatih Karagümrük

0


Trabzonspor

0

Yer : Atatürk Olimpiyat Stadyumu
Hakem : Ali Şansalan
Tarih : 29.10.2023  Saat : 16:00
Spor Toto Süperlig 11.Hafta

Fenerbahçe

2


Trabzonspor

3

Yer : Ülke Stadyumu
Hakem : Zorbay Küçük
Tarih : 04.11.2023  Saat : 19:00
Spor Toto Süperlig 12.Hafta

Trabzonspor

2


Konyaspor

1

Yer : Papara Park
Hakem : Cihan Aydın
Tarih : 10.11.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 13.Hafta

Sivasspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 14.Hafta

Trabzonspor


Kayserispor

Spor Toto Süperlig 15.Hafta

Gaziantep FK


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 16.Hafta

Trabzonspor


Samsunspor

Spor Toto Süperlig 17.Hafta

İstanbulspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 18.Hafta

Trabzonspor


Başakşehir FK

Spor Toto Süperlig 19.Hafta

Ankaragücü


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 20.Hafta

Antalyaspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 21.Hafta

Trabzonspor


Galatasaray

Spor Toto Süperlig 22.Hafta

Rizespor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 23.Hafta

Trabzonspor


Kasımpaşa

Spor Toto Süperlig 24.Hafta

Beşiktaş


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 25.Hafta

Trabzonspor


Hatayspor

Spor Toto Süperlig 26.Hafta

Pendikspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 27.Hafta

Trabzonspor


Adana Demirspor

Spor Toto Süperlig 28.Hafta

Alanyaspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 29.Hafta

Trabzonspor


Fatih Karagümrük

Spor Toto Süperlig 30.Hafta

Trabzonspor


Fenerbahçe

Spor Toto Süperlig 31.Hafta

Konyaspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 32.Hafta

Trabzonspor


Sivasspor

Spor Toto Süperlig 33.Hafta

Kayserispor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 34.Hafta

Trabzonspor


Gaziantep FK

Spor Toto Süperlig 35.Hafta

Samsunspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 36.Hafta

Trabzonspor


İstanbulspor

Spor Toto Süperlig 37.Hafta

Başakşehir FK


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 38.Hafta

Trabzonspor


Ankaragücü