"Şecaat arz ederken merd-i Kıpti, sirkatin söyler."  Yani bir hırsız kendini övmek için kimin malını nasıl çaldığını anlatır. Bunlar da o hesap...
Mehmet Ali Aydınlar'ı dinlediniz değil mi? Türk futbolunun
tepesinde, en yüksek mevkisindeyken suçluları nasıl da korumaya çalıştığını, bu
uğurda tüm ülkenin itibarını Fenerbahçe menfaatine peşkeş çektiğini, UEFA'yla
kapalı kapılar ardında her tür pazarlığı edip suçlunun cezasını çekmesine nasıl
mani olduğunu ama kendisine o fırsatın verilmediğini ballandıra ballandıra
anlatıyor. Utanmıyor, sıkılmıyor. 
Ziya Paşa'nın dediği gibi:
Şecaat arz ederken merd-i Kıpti, sirkatin söyler.
Yani bir hırsız kendini övmek için kimin malını nasıl çaldığını anlatır. Bunlar
da o hesap.
Dahası, elinden gelse Şampiyonlar Ligi'ne Trabzonspor'u göndermeyecekmiş. Ne
yapıp ne edip bir bahaneyle Bursaspor'u gönderecekmiş. Bunu açıkça söylüyor.
Trabzonspor'un tüm yargılamalardan suçsuz çıkmış olması ise beyimizin umrunda
bile değil. "Öyle yapsaymışım yanlış yaparmışım" demiyor.
Öyle ya, Trabzonspor'un önünü tıkamak da Fenerbahçe'ye hizmet etmenin bir
koşulu! Zaten TFF başkanı dediğin adamın görevi suçluları kayırmak, hakkını
arayan mağdurun önünü tıkamaktır! Türk futbolu bunun için vardır. Yıldırım
Demirören de izlediği politikalarla bunu teyit ediyor. Türk futbolu hiçbir
konuda kurumsallaşamadı ama TFF bu konuda kurumsallamış elhamdülillah.
Mehmet Ali Aydınlar'ın sirkatinden utanan taraftar grubu açıklaması görmedim.
Onu kınayan bir köşe yazarı, spor otoritesi de yok. AKP'den bir ayıplama
gelmesi eşyanın tabiatına aykırı. CHP ile MHP'nin ise zaten dünyadan haberi
yok.
Velhasılkelam, bu ülkede sirkatini bağıra çağıra söylemenin hiçbir sakıncası
yok. Ancak bir avuç Trabzonsporlu var, onlar da vatan haini ilan edildi, mesele
çözüldü zaten.
O yüzden buradan başbakanımıza sesleniyorum. O da rahatlıkla çıkıp "Ben
başbakanlık makamını sırf kendi tuttuğum takımı kayırmak için kullandım, o
uğurda adaletin tecellisini sürüncemede bıraktım, Avrupa'ya bile rest
çektim" diyebilir. Herkes onu alkışlayacaktır. Hatta alkışlayanlar
arasında muhtemelen İbrahim Hacıosmanoğlu da olacaktır.
Kılıçdaroğlu gönül rahatlığıyla Aziz Yıldırım'a İstanbul Büyükşehir adaylığı
teklif etmiş olduklarını söyleyebilir. Kimse onu kınamaz. Kendi
başarısızlıklarını örtmek, fazladan 3-5 oy koparmak için NATO müteahhidi çete
liderinden halk kahramanı yarattığını, cumhuriyetin kalesi palavralarını
inandırıcı kılıp şikecileri korumak için elinden geleni yaptığını
açıklayabilir. Emin olsun basından, otoritelerden tek bir çatlak ses bile
çıkmayacaktır.
Devlet Bahçeli de milliyetçi olduğu halde sırf şikecileri korumak için Türk
yargısının kararını tanımazdan geldiğini, hatta bu amaçla UEFA, CAS gibi
uluslararası itibar sahibi kurumlar hakkında komplo teorilerini miting
kürsülerinden yüksek sesle dile getirdiğini söyleyebilir. Kimse ona
"Yakışıyor mu?" demez.
Hesap basit. Herkes kendi küçük menfaatinin derdinde. Kimse Türk futbolunun
kolektif menfaatini kendi menfaatinin üstünde tutmuyor, hukuka, adalete aldırış
etmiyor. Bu gayretleri yüzünden Türk futbolunun bittiğini, bu gidişle
kendilerine de bir şey kalmayacağını anlamıyorlar.
Daha önce de bunları yazıp çiziyorduk. Böyle giderse Türk futbolunun
çürüyeceğini ve ayrıca UEFA'dan cezalar geleceğini, hukukun, adaletin gereğinin
yapılması gerektiğini defalarca söyledik. O zamanlar "UEFA'dan hiçbir şey
çıkmaz!" diyenler, "Ne Yasaklar Ne Yasaklar!" diye pankart
açanlar şimdi "Ah gitti milli çıkarlarımız" diye ağlayıp bizi hain
etti.
Şimdi yine aynı şeyi söylüyoruz. Ülke futbolu bu kafayla giderse çok daha fena
batacağız. Futbolun çürümüşlüğü yüzünden Avrupa'da futbol sonuncusu olmamıza az
kaldı. Ama zoraki para bolluğunda transfer edilen yabancı futbolcular da,
yabancı transfer serbestisi de Türk futbolunu kurtarmayaktır çünkü bu gidişle
iki yıl men, üç yıl men değil boğazımıza kadar yaptırıma gömüleceğiz. İnanmayan
mahkeme kararına, UEFA kararına, UEFA temyiz kararına ve CAS'ın verdiği karara
ve FIFA'nın başlattığı soruşturmaya baksın. Tekrar söylüyoruz: bu kafayla
giderse Türkiye'nin başına gelecek var.
Ziya Paşa'yla başladık, Ziya Paşa'yla bitirelim:
Zulümle Abad olanın
Ahiri berbad olur