Johan Cruyff’un futbol üzerine söylediği çok güzel bir söz vardır. “Futbol basit bir oyundur ve zor olan ise basit oynamaktır.” Türkiye süper liginde futbol basit oynanmaktan ziyade doğru düzgün oynanmıyor. Hızlı ve tempolu oyun oynamaktan ziyade tüm takımlar öncelikle gol yemeyeyim bir şekilde atarım kurgusuyla oynamaya çalışıyor. Tipik olarak bir futbol ekolü yok. Herhangi oturmuş şablonlarda sistemler yok. Teknik direktörler part time iş yapar gibi bir takımı bırakınca hemen bir başka takımın başına geçiyor. Düzen olarak Avrupa’nın çok gerisindeyiz. Futbol kulüpleri eş-dost akraba ilişkileri ile yine istihdam yuvarlarına dönüşüyor. Profesyonel anlayıştan ziyade “eskiden böyleydi bu işler” zihniyeti ile kulüpler yönetiliyor.
Yazıya bu şekilde giriş yaptım ve devam etmek istiyordum ama olmuyor. Çünkü
Türkiye’de futbol tepeden tırnağa bataklığa saplanmış. Ortada kirli bir leke var ve temizlenmiyor. Üstüne üstlük görmezden geliniyor ve süreç unutulmaya, askıya alınmaya çalışıyor. Bu ülkede futbolda şike yapıldı ve Trabzonspor dışında tüm takımlar üç maymunu oynuyor. Şike kabul edilemez ve görmezden gelinemez. Eğer ortada alın teri çalınan ve canı yanan bir kulüp var ise, kulüpler birliği bu duruma kayıtsız kalamaz.
Trabzonspor artık daha net ve dik bir duruş sergilemek zorundadır. Türk futbol kamuoyu yapılan şike karşısında suskunken özellikle medya unsurları manşetlerde bu konuya yer vermekten ziyade sanki güzel şeyler yapılıyormuş gibi hareket etmeye çalışıyor.
Medya mensupları neden şikeyi sorgulamıyor?
Medya kuruluşları neden şike karşısında sessiz kalıyor?
Medya kuruluşları neden Fenerbahçe’den çekiniyor?
Aziz Yıldırım’ın medya üzerindeki despotluğu neden sorgulan mıyor?
Yayıncı kuruluş neden şike hakkında konuşulmamasını istiyor?
Yayıncı kuruluşun amacı Türk futboluna hizmet mi yoksa Fenerbahçe’yi aklamak mı?
Yayıncı kuruluş neden görmedim, duymadım, bilmiyorum reaksiyonu gösteriyor?
Türk futbolunda şike yapmanın bir suçu ve yaptırımı yok mu?
Türkiye Futbol Federasyonu neden şike dosyasını sümen altı etmeye çalışıyor?
Profesyonel Disiplin Kurulu hangi amaca hizmet ediyor?
Objektif bir açıdan cevapsız soruları daha fazla arttırabiliriz. Gelinen süreç insanlarda bir bıkkınlık vermiş. Mahkeme sürecinin sonuca bağlanmayıp iyice uzatılmasının arkasında amaç eminim Trabzonspor’un bu konudaki şevkini kırmaktır. Yani sürece müdahil olan her kesim Trabzonspor’u iyice ötekileştirmekten başka bir şey yapmıyor.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” sözüyle hareket eden özellikle Anadolu takımlarının göstermiş olduğu görmedim, duymadım, bilmiyorum reaksiyonları kabul edilir değildir. Aldıkları ücretler sadece şike yapmalarını değil belli ki susmalarını da sağlamaktadır.
Türkiye televizyon kanallarında onlarca, yüzlerce futbol programlarını yapılıyor. Program koordinatörleri sanal platformlardan kendilerine gelen soruları, önerileri ve istekleri programda konuklarını iletiyorlar. Bu programlara kayıtsız kalmayan Trabzonspor taraftarlarının soruları neden görmezden geliniyor? Neden konuklara sorulmuyor ve neden şike artık hiç konuşulmuyor?
Türk futbolunu ileri taşımak için var gücünü kullandığını söyleyen yayıncı kuruluş, dünya futbol tarihlerinin yüz kızartıcı bir eylem olan şike karşısında suskunluğunu korumakla Türk futboluna hizmet etmiş mi oluyor? Yayıncı kuruluşun önde gelen isimleri yaptıkları programlarda “Şike konuşulmasın –artık-“ demekle nereye ve kime hizmet etmektedirler? Şike konusunda sorulan sorular karşısında istediği cevabı alamayan ve mağdur olan insanları tatmin edecek cevaplar neden verilmiyor?
Türk futbolunda şike yapmanın cezası nedir? Böyle bir suç var mıdır? Böyle bir suç var ise suçlular hangi koşullarda ve anayasanın hangi maddelerine göre yargılanırlar? Anayasa maddeleri kişi ve kurumları birbirinden ayırt edip özgür kararı veremiyor mu?
Türk futbolu her geçen gün bataklığa doğru gidiyor. Bunları görmek için çok fazla bilgili olmaya gerek olmadığı gibi kör rolü yapmak kimseye fayda sağlamaz. Bakın Trabzonspor taraftarı kupasını istemekle beraber kanunların uygulanmasını istiyor. Adalet er ya da geç yerini bulacaktır. Adalet terazisinin bir tarafına Fenerbahçe ve şikeyi koyduğunuzda diğer tarafa istediğiniz olguyu yerleştirin her zaman şike orada ağır basar. Peki, cezası nedir?
Süreci uzatarak Trabzonspor taraftarlarının salt olarak inancını ve mücadelesini kırmaya çalışanlara seslenmek lazım! Karadeniz insanı asiliğini Karadeniz’in hırçın dalgalarından alır. Karadeniz’de mevsimin hiç önemi yoktur. Her dönem dalgalıdır ve oradaki asi insanlar ruhlarındaki haksızlığa direniş elçisi olarak daima Trabzonspor’la hayata başkaldırırlar.
Unutma!
Adalet er ya da geç yerini bulacaktır.
Unutturma!
Adalet ya her yerdedir ya da hiçbir yerde!
Unutanlara 
2010–2011 sezonu şampiyonu tertemiz 82 puanı ile Trabzonspor’dur!
İlhan Özmen
iozmen@bordomavi.net