Karadeniz'de Fırtına Koparanlar
17.03.2011 Trabzonspor Mehmet Ali Yılmaz tesisleri açılana dek, yani sadece son
şampiyonluğumuz haricinde tüm şampiyonluklarını toprak sahada yaptığı
antremanla kazandı. Yanlış hatırlamıyorsam Beşiktaş da bizim gibi toprak
sahada çalışıyordu. Cennet gibi yemyeşil memlekette toprak saha!
Trabzonspor Mehmet Ali Yılmaz tesisleri açılana dek, yani sadece son şampiyonluğumuz haricinde tüm şampiyonluklarını toprak sahada yaptığı antremanla kazandı. Yanlış hatırlamıyorsam Beşiktaş da bizim gibi toprak sahada çalışıyordu. Cennet gibi yemyeşil memlekette toprak saha!
O toz toprak içinde çalıştıkları yetmiyormuş gibi bir de deplasmanlara gittiklerinde aynı kaderi yaşıyorlardı. Örneğin Trabzonspor'un Ankara'da maçı olduğunda Anıttepe'deki spor kompleksinde yine toprak amatör sahada antreman yapardı. Formalarımız markasızdı diğer İstanbul Takımları'na inat.
Bazılarınınkinden daha iyi kramponu babam alırdı bana. Öyle bir dönemdi yani. Dışarıdan bakıldığında yoksul denilebilecek bir takımdı Trabzonspor. Aksine rakiplerinin durumları gayet iyiydi. Maddi güç ile istediklerini alabiliyorlardı. Trabzonspor'dan bile oyuncu alıyorlardı ama gene de olmuyordu. Trabzonspor'un en parlak, yıldız oyuncularını alıyorlar ama yine de Trabzonspor ile baş edemiyorlardı. Yıllarca kafamda hep aynı hipotez var. Bence bunun temel bir sebebi var.
Ali Kemal Denizci ile bir gün aynı sofradaydık. Konuşurken bana "bizde öyle bir özgüven vardı ki, dünyanın önünde diz çöktüğü Liverpool çıktığında sevinmiş, biz bu adamları yenip, Şampiyon Kulüpler Kupası'nı da alırız demiştik" dedi. Gülümsedim çünkü abartmadığını ben çok iyi biliyordum. Benim hipotezim de zaten buna dayanıyor.
O dönemlerin kadrolarına bir bakın. Hani 11 kişi, 6 ayakta, 5 oturan. Yüzlerine, gözlerine bir bakın. Sırıtma denilen o tilkilik, korku denilen o zayıflık, ya da fotoğrafçıda çekilen vesikalık ifadesi yoktur suratlarda, gözlerde.
Net, keskin ve oldukça sert, hatta biraz da ukala, şımarık bir hava vardır. Öyle ki sırf o fotoğrafı gören rakip oyuncuların bile elini ayağını yerden kesebilir bir ifadedir o. Daha maç başlamadan kazanılmıştır neredeyse.
O ifade nettir, samimidir yapmacık değildir. Hem de fiziksel şartlar bakımından, finansman bakımından rakipleri çok öndeyken.
Bugün Trabzonspor, o günkü Trabzonspor'dan çok daha önde. Rakiplerle arasındaki finansman farkı da azaldı bence. Kandırıyorlar bizi "şimdi futbolda her şey para" diye. O zaman da öyleydi ve bizde neredeyse hiç olmuyordu o meret. Zamanı geliyor, kulüp bir futbolcusunu, sadece bir futbolcusunu satıp, bir sonraki sezonu finanse ediyordu neredeyse.
Tüm bunlar yüzdeki ifadeye korku veya endişe olarak yansımıyordu ama. Hırs, hatta belki bu kadere hiddet ve inat. İşte bulardı yüze yansıyan ifadeler.
Dönün ve bir bakın 1976-84 arası kadroların ifadelerine, bunu göreceksiniz.
Bugün Trabzonspor, o günkü Trabzonspor'dan çok daha iyi bir pozisyona sahip. Şimdi en azından finansman olarak sadece 3 İstanbul Takımı'nın gerisinde. Oysa o dönemlerde neredeyse Anadolu'nun tamamının gerisindeydi. Ve bugün Trabzonspor tüm kadrosunu Trabzonlu olmayanlardan kurabilecek kadar zengin.
Bu zenginliği borçlu olduğumuz insanlar var. Dün yaşadıklarını ve yaşattıklarını bugün sermayeye çevirdiklerimiz. Bugün Brezilyalı Jaja'yı alabiliyorsak, Alanzinho'yu alabiliyorsak, Arjantinli Colman'ı, İzmirli Onur'u alabiliyorsak, bu zenginliği, bu sermayeyi yaratanlar...
İşte o 'girişimciler', o günün futbolcuları, Karadeniz'de Fırtına Koparanlar, bizlerin Trabzonsporla olan akrabalık ilişkimizdir.
Kendisini göndereceklerini bildirdiklerinde, sırf başka bir kulüp forması giymek istemediği için 26 yaşında futbolu bırakan bir fubol efsanesidir. Bugün tüm dünyanın özellikle gidip ziyaret ettiği Liverpool Müzesi'nde bulunan maç bileti ve kitapçığı üzerindeki kadronun kaptanıdır.
Konu Trabzonspor olduğunda minnet duyacağım çok önemli kişiler vardır: En başta, bana soranlara "Trabzonluyum" diyebilmeme vesile olan babam diğerleri ise Cemil Usta ve onun gibi başı öne eğilmeyen futbolculardır.
Hem DOZER Cemil'e, Cemil Usta'ya, hem de aramızda akrabalık bağı bulunan ve maalesef takvimin aynı yaprağını karartan Mustafa Gedik'e Allah'tan rahmet diliyorum.
Nur içinde yatın. Ben hala her galibiyette sizleri sevinirken görüyorum.
Tunga LİMAN
tliman@bordomavi.net
Etiketler: