Nusret Yılmaz'ın konuşması şu şekilde:
"Bir hukukçu olarak, hukuksuz başlayan ve hukuksuz devam eden bir kongrede konuşmanın ızdırabını yaşıyorum. Yarın çocuklarımın bu hukuksuzluğa neden sessiz kaldın dememeleri için bu konuşmayı yapıyorum. Bizim yerimiz şahısların yanı değil Trabzonspor'un yanıdır. Bu kürsüde konuşan insanların kaybedenler kulübüne dahil olacağını bilenlerdeniz ancak susmadık, susmayacağız. 
Ben bu camianın bir ferdi olarak, bu camiaya en ufak faydası olan herkese teşekkür ederim. Yarınları planlamak adına yanlışların da konuşulması gerektiği görüşündeyim. Bu anlamda sayın yönetimin burada yapılan eleştirileri değerlendirip bu yanlışlardan dönmesini temenni ediyorum.
Trabzonspor şike sürecinde en fazla yara  alan kurumdur. Hepimiz bilmeliyiz ki şike mücadelesi öyle 3-5 cümleyle yapılacak mücadele değildir. Eğer eylemlerinizle söylemleriniz uyuşmuyorsa, eğer dik duramıyorsanız, eğer yapmanız gerekenleri yapamıyorsanız mağlup olmuş demeksiniz.
Sayın Hacıosmanoğlu, hukuk kurulundaki arkadaşlara bu iş kime dokunursa dokunursun ne yapılması gerekiyorsa yapın dedi. Alkışlanacak bir söz. 2 Temmuz 16. ACM'nin kararı sonrasında tüm süreçte sayın başkana bildirdim. Sayın Başkan size verilen sözler vardır, söz gider yazı kalır demiştim. Sayın Başkan bunlara şahittir. Avrupa'da hukukçularla görüşülünce kendisine söylenen ilk söz CAS'a neden müdahil olmadınızdı. Acaba Sayın Başkan bunun vicdani sorumluluğunu taşıyor mu? 
Sayın Başkan diyor ki ben UEFA ve FİFA'ya kimsenin yapamadığı başvuruları yaptım demişti. 4 gün boyunca avukat arkadaşım Hacıosmanoğlu'nun kapısında yattı. Gerekirse basın toplantısı yapılacağı tehdidiyle bu başvuru zorla yaptırıldı. 
Sayın Başkan 26 Mayıs 2013'te Genel Kurul'dan yetkiyi almıştır ve bu yetki devredilmez. Trabzonspor Resmi Sitesi'nde Hukuk Kurulu'na sınırsız yetki verilmiştir denildi. Bu nasıl sınırsız Yetkidir? Yoksa amaç ümitsizliğe düşülen bir durumda adres mi göstermektir?
Şike mücadelesi yaparken daha dün Trabzonspor Kulübü'nün neredeyse şike yaptığını ima yaptınız. Biz neyi savunacağız? Beni yuhalayanlara sesleniyorum. Keşke beni gelip Çağlayan Adliyesi'nde yuhalasaydınız."